Ana içeriğe atla

SORUŞTURMA: 'KARŞILAŞMA' KAVRAMI

EPİĞİN VE DENEYSELİN SINIRLARINDA KARŞILAŞMA



Şairin dünya ile karşılaşması bazen bir ‘hayret’ bazen de ‘şiddet’ biçiminde gerçekleşir. Şairin dile karşı gösterdiği şiddetle dünyaya karşı gösterdiği şiddet arasında koşutluk arayabiliriz. Bu koşutluk bizi, şairin aşılması-aşırılaştırılması-bir deney alanı olarak görülmesi gereken dile karşı tutumunun netlik kazanmasına, belli bir açıklığa kavuşturulmasına sevk edecek, bu yolda şairin dil tavrı gün ışığına kavuşacaktır.

Dünyadan yara almış şiir yazarının dünyaya karşı gösterdiği şiddeti olumlayabiliriz. Burada olumlanması gereken bir diğer özellik de dilde yaratıcı deneylere girişmiş her şairin dünyaya karşı gösterdiği şiddetin meşruiyetidir. Dünya karşısında hayret eden şairi lirizm sınırları içinde görmemiz mümkün. Nahif bir şairdir bu. İncitmekten çekinir. Nezaket sahibidir. Dünya karşısında geri çekilmiş, hayretini gizleyememiştir. Oysa şiddet her zaman girişken şairlere has bir özelliktir. Dünyadan, dünyanın aldığı biçimden memnun olmayan bir şairdir bu. Epiğin ve deneyselin sınırlarında gezinir. Enis Akın’ın değişiyle hayat karşısında nutku tutulmuştur ve potansiyel bir söz dağarcığına sahiptir. Hayat karşısında tutuk olan şair, ifade edilemeyeni ifade etme girişiminde bulunacaktır, bu gizil güç hemen her zaman şiir yazarında mevcuttur. Bu şairin gözünde şiir uğraşı, hayat karşısında başarısız bir adamın başarısız bir anlatımı olacaktır. Mükemmeliyetten yana değildir. Kesik kesik konuşur. Her karşılaşması başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve şiddet kaçınılmazdır ve şair dile abanır. Dili bozar, tahrif eder, bütün sözdizimlerini tersine çevirir. Alışılmadık anlamlara ulaşmaya çalışır, dile şiddet uygular, yeni kelimeler türetir. Kelimelerin yerlerini değiştirir, grameri altüst eder. Şiddet son biçimini buluncaya kadar dille didişmeye devam eder.

Her şiddet bir paradigma eleştirisini öngörür. Her şiddet kapitalist dizgenin kodlarının yapı söküme uğratılmasıdır. Mükemmeliyetçi her şiir yazarı için dil, bir dilsel mimaridir. Şiddeti bir dil tavrı olarak öngören her şiir yazarı için dil, yıkılıp yeniden kurulması gereken, aşırılılaştırılması mümkün olan bir malzemeler yığınıdır. Böylece şiir yazarı dille ve dünyayla didişerek, kavga ederek bir sahiciliğe ulaşacak, mücadeleci bir karakter kazanacaktır.

Türk Şiirinin nezaketli değil, sahici şairlere ihtiyacı vardır.





Mustafa Celep

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

''Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden'', Mehmet Aycı, Dünyabizim

Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden Yüzü o bildik, dokunaklı ve masum halini ruhu kanarken de çiçek çıkarırken de muhafaza ediyor. Mustafa Celep’i yazdı Mehmet Aycı.. Dünyada en usta polisiye filmlerden biri çekilecek, masum bir yüze, hatta masum ve dokunaklı yüze sahip bir “katil” başrol oyuncusuna ihtiyacımız var dense, benim aklıma o gelir; teklifimi kabul etmeyeceğini bildiğim halde… Temiz, düzdün ve dokunaklı bir yüzü var. Konuşurken sözcükler de yüzü gibi; temiz, düzgün ve dokunaklı… Şiir okurken, bir ırmağın gittikçe debisini yükseltmesini andırıyor; sadece okurken… Hafız olmasından olmalı; dizelerin nerede içe işleyeceğini, nerelerde sulara karışacağını, dağın doruklarına, gökyüzüne, bulutların üstüne nerede çıkacağını terbiye edilmiş bir dil ve dimağın tecrübesiyle biliyor. Tasarlayarak, zorlayarak değil, bir ayet sadeliğinde, kendiliğinden… Şiirinin sesini ayetlerin terbiye ettiği o kadar belli ki… Yüzü şiirinden uzakta… Katilliği de bundan… Kendi y...

Duyarlı bir yüreği var, konuşkan bir şiiri / Ali Emre

Sözün, yazının, edebiyatın günümüzdeki önemli “emekçi”lerinden, değerli temsilcilerinden biri Mustafa Celep . Duyarlı bir yüreği var. Konuşkan bir şiiri. Çalışkan bir kalemi. Eleştirinin, düşüncenin farklı evleklerinde salınan bir zihni. Kimi zaman tek başına koşturarak, kimi zaman edebiyat eksenli bir dostluk öbeği kurarak -kıymetini belki ileride daha iyi anlayacağımız- süreğen bir inşa çabası içinde olduğunu görüyoruz onun. Son zamanlarda dergilerde daha az şiir yayımlıyor gibi görünse de eleştiriler yazmaya, büyük bir dikkat eşliğinde yakaladığı ayrıntıları paylaşmaya, poetik okumalarını zenginleştirmeye, kurduğu yahut yönetimini üstlendiği siteleri canlandırmaya, söyleşiler yapmaya, gözden kaçan kitapları, yazıları, şiirleri, isimleri bulup bizimle tanıştırmaya devam ediyor. Bu haberde üzerinde duracağımız  İnsanı Aşan Kan , 1979 doğumlu  Mustafa Celep ’in ikinci şiir kitabı. Okur Kitaplığı’nca yayımlanan 88 sayfalık kitapta 24 şiir yer alıyor. Anlatımda, ben’i...

''Şiirin direnişi'' / Ümit Aktaş

Ümit AKTAŞ umitaktas24@gmail.com Her  şeye rağmen şiir direnişini sürdürmekte ve o bu direnişini sürdürdükçe, “insan”ın direnişinin asla sona ermeyeceğine dair olan umudumuzu da kaybetmemekteyiz. Şiir çünkü, hakikate çağıran bir sesleniş olarak, her daim teyakkuz halinde olmamızı hatırlatacaktır bize; bir insan olmaklığımıza dair o basit gerçekliği duyurarak, zalimler ve baştan çıkarıcılara karşı uyararak. O zaman demekteyiz çok şükür, daha umudumuz sona ermedi, birileri o ilahi esintiyi duymakta; duymakta ve duyurmakta bildiklerini. Daha okurken ilk dizeleri çarpmaya başlamakta kalbimiz, tıpkı bir vahyin inişini duyarmış gibi ya da yağışını rahmetin. “Onurlu bir insana layık bir hayatı hak etmek için, bütün o zorlu geceleri bıkmadan usanmadan çalışarak geçirdim.” Antara’nın bu dizeleri kendisine okunduğunda, Peygamberimizin şöyle söylediği rivayet edilir: “Bir Arabın övülmesi bende hiçbir zaman onu görme arzusu uyandırmamıştı; ama vallahi bu şiirin yazarıyla buluşmak ve t...