Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HALKIN OĞULLARI / Mustafa Celep

Kardeşim Belya, Murat, Abdulkadir                                               ve diğer halk çocuklarına.. Amerika İran’a saldıracak Baba Saldıracağım ben de Amerika’ya Yeniden küllerinden doğacak Mustafa Açılacak gün doğmadan kapanan pencereler Sokakta sokağa zincirlerini şakırdata şakırdata Dolacak doluşacak askerleri Amerika Paryalar topluluğu olarak Köle olarak alınıp satılacaklar limanda Şarabın köpüğünde boğuluyor Amerika, kolları kopasıca Fitne fücur kulüpleri kuruyor vatanımda Yeniden küllerinden doğacak Mustafa. Amerika Suriye’ye saldıracak Baba Saldıracağım ben de Amerika’ya Sokakta her gün ki telaş ve karmaşa Biz kazanacağız boğulacak Amerika Biz kazanacağız işçiler kazanacak halkın işçileri Biz kazanacağız temizlikçi kadınlar Biz kazanacağız tezgâhtar kızlar, Tornacı Halil, Kaynakçı Selim Biz kazanacağız burnu kanayanlar tiner           kokusundan köprü altlarında Halkın oğulları kazanacak, Matbaacı Selçuk Sigortasız günde

ki kitap ki kan / Mustafa Celep

ben neo barbar bir medeniyet rüyasıyım ‘‘ aynı şeyleri yazardım mezar taşıma da ’’* korkunç kapılardan döndün hecelemeden gevelemeden kalk şeddeli kalk şiddetli kalk şerrinden korkulsun kanın kalk korkut hazreti sermayenin krallığını gir kanına kalkındır hayatiyeti kalk dile şiddet uygula sermayeye şiddet, markaya ve nevroza ve şölen yerlerine kalk şölen yerlerinden dirilt kanın kutsallığını, bayram yerlerinden olsun dirilişin kalk kalın kafanı kaldır da bir bak kredi kartlarını korkut atmleri tv ekranlarını kır ve kalk cep telefonlarını bilgisayarları radyo cihazlarını sermayenin ahengini bozarak kalk gramerini boz dağıt alfabenin aymazlığın körlüğün sağırlığın anlamsızlığın tanrısızlığın şehvetin eroinmanların kokainmanların süpermanların hipermanların woman of live ve piç kurularının faşistlerin liberallerin sermaye hazretlerinin ahengini boz ipliğini pazara çıkar ve kalk ve toplum mühendislerinin, sahte sosyologların pişkin burjuvaların, seçkin elitlerin, e

YAHYA CELEP SOĞUKTA KAR YAĞARKEN / Mustafa CELEP

barbarlığa özlemli, doğallıkla.. bekar evlerinde, sokakta, ıstanbulda yokuştan aşağıya inerken salacakta düş kurdu bir arabam olsun istedi, lodosleyin orada merdivenden çıktı, otobanda yürüdü düş kurdu, bir evim olsun dedi bekar evlerinde, sokakta, ıstanbulda nemli odalardan, sayrı odalardan etinden tırnağından artırarak alarak tıka basa doldurduğu buzdolabından bekarların şöleni sofralardan geçerek mercimek çorbasından, tarhanadan, menemenden kışlada sinek kaydı, kışlada tenis kordu üsküdarda ido, kadıköyde bilet gişeleri hakkını gaspeden şirketler patronundan nefret etmedi. (Değirmen Dergisi, 33-34. sayı, ‘Rüya dosyası’ içinde, 2012)

BİR HAYKIRIŞ KÖKLERİNE DOĞRU YÜRÜDÜĞÜNDE / Mustafa CELEP

Toprağı geçince beni göreceksin elimde bir cıgara Sıkılmış bir yumruk yükseldiğinde yiğitçe Bir haykırış köklerine doğru yürüdüğünde Bir ihtimal lokantadan dönüyordur bir adam yüzü siyah ve diri Bir ihtimal sahilden hikâyeler toplamıştır bir yazar Bir ihtimal adamından çiçekler toplamıştır bir kadın demet demet ve kara Bir ihtimal uçaklarla bombalanmıştır bir şehir ey derim ne acıdır o şehir Bir ihtimal toprağında cesetler toplu mezarlar saklıyordur ey kimseniz onlar Evet onlarla dünya daha bir sıkıntılı, boğuk ve savruk Bir ihtimal mi değil mi onlar da kara toprağı görecektir. (Şiirin tamamı Papirüs Ocak-Şubat 8. Sayıda, Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı 2013'te..)

ARKADAŞ ARKADAŞIN SIDKI İDİ BİR ZAMAN / Mustafa Celep

                                                                                                                     -Abdulkadir Akdemir’e- Paranın Hükmünün Geçerli olmadığı Zamanlardan geldim Umurbey’de ahşap evde başladı sadakatim Harman mahallesinde başladı çağla zamanı tenha idim kiraz toplardık Üzümler zamanıydı zeytin toplardık Babam hayattan aldığını hayatiyetle Hayata Karanlıkta trafolar attığında hayata Ezanlar okuduğunda hayata Namazlar kıldığında hayata Merkeple katırla yokuşlar çıktığında Şadırvanda abdest aldığında helecan ve heyecanla Tarlalar sürer bahçe sulardık Abdest suyuyla İmam odasından sesi gelirdi ve sesi ve sesi ve sesi Kur’an sayfalarının Sesimizin çığlığı çınlatırdı evleri. -Özal kurşunlandığında hayattan bahsederdik- (Bu şiirin devamı Bir Nokta Dergisinin Kasım 2012 tarihli 130. sayısında...)