Ana içeriğe atla

İLK ŞİİRLER'DEN / ''CENK SONRASI SOLUKLANIŞ''

CENK SONRASI SOLUKLANIŞ




Topuklarımda devlet kırıkları dağların renginden

Sahte aşk adamları, gangsterler

Yüzyıllık kat kat dürülmüş evler.

Köklü yalvaç sözlerinden bir kaynak keşfederek

Cenklerin içeriğinden kuşanarak zırhını

Dipte yoğun yapıldı yolculuklar sersefil

Ve silah ve ter ve köle tüccarı fabrikatörler

Gizemsiz kadınların gömütünde kahramandılar

Put yapımevi sahipleri, çağdaş yosmalar

Barbar kavimler kovuldu şehirlerin göğünden

Topuklarımda devlet kırıkları, toplu mezarlar

Derinliksiz kızlar, çağlayan diri kadınlar

Cenk isteyen ölüler çavlanı

Ağrımdır

Topuklarımdaki

Karanlık bir yerlerde bir şeyler hatırlatan

Ve koşarak çoğalan bir hayat akıntısında

Habire gençliğine saldıran

Kendini bulduran ne varsa bir kilise parkında

Cinnetin yatağından uğultuyla geçen insanların

Güllerin kıyısında bekleşmesidir

(onca kan onca ter onca tortu ve batak)

Bir çığlık olup sokulmasıdır kalabalığa

Sancılı deniz cenklerinde boğuşmasıdır

Sönük kadınların

Yağmurlara tapınmasıdır

Artık şehirleri yakmanın zamanı gelmiş demektir.



(Mustafa Celep, Yedi İklim Dergisi, sayı: 129, Aralık 2000)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

''Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden'', Mehmet Aycı, Dünyabizim

Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden Yüzü o bildik, dokunaklı ve masum halini ruhu kanarken de çiçek çıkarırken de muhafaza ediyor. Mustafa Celep’i yazdı Mehmet Aycı.. Dünyada en usta polisiye filmlerden biri çekilecek, masum bir yüze, hatta masum ve dokunaklı yüze sahip bir “katil” başrol oyuncusuna ihtiyacımız var dense, benim aklıma o gelir; teklifimi kabul etmeyeceğini bildiğim halde… Temiz, düzdün ve dokunaklı bir yüzü var. Konuşurken sözcükler de yüzü gibi; temiz, düzgün ve dokunaklı… Şiir okurken, bir ırmağın gittikçe debisini yükseltmesini andırıyor; sadece okurken… Hafız olmasından olmalı; dizelerin nerede içe işleyeceğini, nerelerde sulara karışacağını, dağın doruklarına, gökyüzüne, bulutların üstüne nerede çıkacağını terbiye edilmiş bir dil ve dimağın tecrübesiyle biliyor. Tasarlayarak, zorlayarak değil, bir ayet sadeliğinde, kendiliğinden… Şiirinin sesini ayetlerin terbiye ettiği o kadar belli ki… Yüzü şiirinden uzakta… Katilliği de bundan… Kendi y...

Duyarlı bir yüreği var, konuşkan bir şiiri / Ali Emre

Sözün, yazının, edebiyatın günümüzdeki önemli “emekçi”lerinden, değerli temsilcilerinden biri Mustafa Celep . Duyarlı bir yüreği var. Konuşkan bir şiiri. Çalışkan bir kalemi. Eleştirinin, düşüncenin farklı evleklerinde salınan bir zihni. Kimi zaman tek başına koşturarak, kimi zaman edebiyat eksenli bir dostluk öbeği kurarak -kıymetini belki ileride daha iyi anlayacağımız- süreğen bir inşa çabası içinde olduğunu görüyoruz onun. Son zamanlarda dergilerde daha az şiir yayımlıyor gibi görünse de eleştiriler yazmaya, büyük bir dikkat eşliğinde yakaladığı ayrıntıları paylaşmaya, poetik okumalarını zenginleştirmeye, kurduğu yahut yönetimini üstlendiği siteleri canlandırmaya, söyleşiler yapmaya, gözden kaçan kitapları, yazıları, şiirleri, isimleri bulup bizimle tanıştırmaya devam ediyor. Bu haberde üzerinde duracağımız  İnsanı Aşan Kan , 1979 doğumlu  Mustafa Celep ’in ikinci şiir kitabı. Okur Kitaplığı’nca yayımlanan 88 sayfalık kitapta 24 şiir yer alıyor. Anlatımda, ben’i...

''Şiirin direnişi'' / Ümit Aktaş

Ümit AKTAŞ umitaktas24@gmail.com Her  şeye rağmen şiir direnişini sürdürmekte ve o bu direnişini sürdürdükçe, “insan”ın direnişinin asla sona ermeyeceğine dair olan umudumuzu da kaybetmemekteyiz. Şiir çünkü, hakikate çağıran bir sesleniş olarak, her daim teyakkuz halinde olmamızı hatırlatacaktır bize; bir insan olmaklığımıza dair o basit gerçekliği duyurarak, zalimler ve baştan çıkarıcılara karşı uyararak. O zaman demekteyiz çok şükür, daha umudumuz sona ermedi, birileri o ilahi esintiyi duymakta; duymakta ve duyurmakta bildiklerini. Daha okurken ilk dizeleri çarpmaya başlamakta kalbimiz, tıpkı bir vahyin inişini duyarmış gibi ya da yağışını rahmetin. “Onurlu bir insana layık bir hayatı hak etmek için, bütün o zorlu geceleri bıkmadan usanmadan çalışarak geçirdim.” Antara’nın bu dizeleri kendisine okunduğunda, Peygamberimizin şöyle söylediği rivayet edilir: “Bir Arabın övülmesi bende hiçbir zaman onu görme arzusu uyandırmamıştı; ama vallahi bu şiirin yazarıyla buluşmak ve t...