Ana içeriğe atla

AMİRİ BARAKA / Somebody Blew Up America





Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu’ya Giriş
Ya da Amerika’yı neden sevemiyoruz?

Mustafa Burak Sezer

Amerika’da yirmi iki eyaletin poet laureate’i  (saray şairi) var. Amerika ulusal saray şairliği makamı 1937’de başladı ve bu göreve getirilen şairlere o zaman “Kongre Kütüphanesi Danışmanı” deniyordu. 1985’te ise bu “saray şairliği”ne dönüştü. New Jersey 1999’da kendi saray şairliği makamını oluşturdu. 2000 yılının ilk saray şairi Gerald Stern’di. Görev süresi iki yıl olup bu göreve gelen şaire on bin dolar maaş bağlanıyor. Saray şairinden yılda en az iki kere halka şiir okuması, okullarda ve eyalette şiiri desteklemesi bekleniyor. New Jersey’in ikinci saray şairi Amiri Baraka’yı, N.J. Beşeri Bilimler ve N. J. Sanat Eyalet Meclisi tarafından atanan seçici kurul seçmiş ve vali James McGreevey de atamasını yapmıştı. Daha sonra bu, onlara göre sonun başlangıcı olmuştu.
Baraka 70’lerden beri Marksist-Leninist-Mao Zedong düşüncesinin sözlü yorumcusu oldu.  Ekim, 2011’de “Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu” diye, 11 Eylül saldırılarına cevap niteliğinde olan 226 dizelik bir şiir yazdı. 21 Eylül, 2002’de bu şiirini N.J. Geraldine R. Dodge Şiir Festivali’nde seyircilere okudu. Seyirci saray şairini yuhalamaya başladı. Şu ana dek insanları, şiirin mesajı mı yoksa şiirin davul sesi monotonluğunda ağır adımlarla yürümesi mi rahatsız etti belirsiz. 
“Patlamayı neden Beş İsrailli’nin filme çektiğini / Ve zevkten taşaklarını şaklattıklarını kim biliyor” dizeleri anında Yahudi seyircilerin radarına takılmıştı. Ya da “Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanacağını kim biliyordu / İkiz Kulelerde çalışan 4000 İsrailli işçiye / Kim dedi o gün evden çıkmayın diye” dizeleri.  Yahudiler ve Yahudi Teşkilatları faul var diye bağırdılar ve Baraka’nın istifasını istediler. Baraka “kapayın çenenizi” demekle yetindi. Çok geçmeden vali McGreevey’in de kıçı tutuştu. Baraka’dan istifasını istedi. Baraka ona da “kapa çeneni” dedi. Vali umutsuzluk içinde yüzerken, bazı saray şairlerinin hükümetin istekleri doğrultusunda hareket ederken, N. J. yasa yapıcılarının N.J.’yin zirvedeki şairini görevden alacak hiçbir kanun çıkarmadığını öğrendi. 60’ların makine politikasına karşı olan öfke artık yankılanmıyordu, özellikle şiir festivallerinde ama Baraka hâlâ esmeye devam ediyordu.  Adamlar bir şairi saray şairliğine aday göstermişse en azından o şairin çalışmalarına vakıf olmalılar. Baraka’yı birçok şeyle suçlayabilirler tabi. Ama ketum biri olarak değil. Çünkü Baraka senelerdir bunları konuşuyor.

Baraka’nın şiiri birçok kesimde üzücü izlenimlere neden olurken, bir sürü tartışmayı da beraberinde getirdi.  Şiirin, bir anti-semitik doğası olup olmadığı hakkında anlaşamasak da, şiirin kendi kültürel ve edebi bağlamında okunması önemli.  Ama yine de dikkati elden bırakmamalıyız. Şiirdeki mesellerin çoğunun doğru olması bir yana, siyah bir kişinin çalışması incelemeye tabi tutulduğunda, eleştirmenlerin çoğu perspektifini kaybedip metnin nefret, v.s. hakkında olduğu hükmünü yapıştırıveriyorlar. Eleştiride bu tür yaklaşımlar yeni değil tabi ki. Amerikalı eleştirmenler siyahi bir yazarla karşılaşınca ilerici eleştirel donanımlarını bir yana bırakıp, ilkeller karşısında kendinden emin bir üstün-egemen havasına bürünüyorlar.   Ne kadar gizlenirse gizlensin, Baraka etrafındaki tartışmalar ve onun istemeyen adamlığı “Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu”dan çok daha öncelere dayanıyor.

Baraka şiirdeki sorularına belirli bir duruma ulaşmak için sadece dili organize ederek ve hazırlayarak ulaşabilir. Ama daha önemlisi şiir okunmaktan ziyade işitilmesi için yazılmış. Diğer önemli mesele de şair daha Yahudilere gelmeden, Amerikan teröründen etkilenmiş baskı altındaki gurupların, yurdundan sürülmüş, katledilmiş Kızılderililerin, siyah Amerikalıların çektiği acıları kulaklarımızda yankılatan bir dil kullanıyor.

2 Ekim 2002’deki demecinde, Baraka, “Özür dilemeyeceğim, istifa etmeyeceğim” diyor. Şiirini nasıl okumamız gerektiği hakkında bize bir sürü ipucu da veriyor. Diyor ki, “şiirin esas konusu siyah Amerikalıların iç terörden çektikleri acılara, yurtlarından kaçırılıp Amerikan köle ticaretinde kullanılmalarına, köle tüccarları, köle sahipleri, ABD eyalet yasaları, Klanlar, Dazlaklar, yerel Naziler, linçler, insani hakların reddedilmesi, ulusal baskı, ırkçılık ve suikastlara odaklanıyor.   Bunların Bush’un “Terörle Savaş” çağrısıyla ilişkisiyse, siyahların her zaman kendilerini terörün kurbanı olarak hissetmiş olmalarıdır; devlet terörü olsun, genel anlamda terör olsun. Yani biz, tarihimizi reddedip, onların bugünkü çağdaş realitelerine katılmamızı istemeleri karşısında, yüzeysel bir vatanseverlik adına dünyadaki insanların çoğuna saldırmaları, özellikle de üçüncü dünyanın beyaz olmayan insanlarına saldırmaları karşısında daha fazla kudurup, isterikleşemeyiz.”
Yine Baraka niyetinde oldukça kesin konuşuyor, “vicdanen, bize göre uluslararası haçlı seferinin kendini meşrulaştırmış, beyaz ırkın üstünlüğünü savunan, ulusal baskının refakatçiliğini yapan emperyalizmin en korkunç biçimiyle dünya üzerinde askeri diktatörlük kurmasını kutlayamayız. Tüm bunlar beyaz olmayan ırkın dünyasındaki süper kaynakları boşaltmak için tasarlanmış, bu aynı zamanda dünyanın büyük çoğunluğu içinde geçerli! Yegâne uluslararası süper güç olarak, Bush ve müttefikleri tarafından çılgınca sarf edilmiş terör suçlamaları için diyorum ki, onlardan daha tehlikeli terörist yok!”
Karayazı, Sayı 16

 BİRİLERİ AMERİKA’YI HAVAYA UÇURDU

Amiri Baraka

 (Tüm düşünen insanlar
hem uluslar arası
hem de yerel teröre karşıdır…
Ama biri diğerini
örtmek için kullanılmamalıdır.)

Diyorlar ki o bir terörist, bir
                barbar
                         A    Rab’tır,
Afganistan’da
Bizim Amerikalı teröristlerimiz değildi
Klan1 ya da Dazlakların işi değildi
Veya zenci kiliselerini havaya uçuranların
Veya ölüm hücresinde bizleri diriltenlerin
Trent Lott değildi
David Duke, Giuliani
Schundler ya da emekli Helms değildi

Kostümlü belsoğukluğu değildi
Siyahları öldüren
Beyaz çarşaf hastalıkları
Sağduyu ve akıl sağlığını baltalayan
İnsanlığın çoğunu, nasıl isterlerse

Diyorlar ki (kim diyor? Kimmiş söyleyen
Kim onlara ödüyor
Kim yalan söylüyor
Tebdil gezen kim
Köleleri olan kimdi
Kim iç etti paraları

Sömürgelerle midesini dolduranlar kim
Kızılderilileri kim katletti
kim harcadı siyah toplumu

Wall Street’te kimler yaşıyor
     İlk Sömürge
Hayalarınızı kim hadım etti
Ananıza tecavüz edenler kim
Kimler linç etti babanızı

Katranı, kuştüylerini kimler aldı
Kibrit kimdeydi, ateşi kimler yaktı
Kim öldürüp kiraladı
Kim diyor onlar Tanrıymış & hâlâ Şeytanın ta kendisiler

En büyük kim
En iyi kim
Kime benziyor İsa

Her şeyi yaratan kim
En akıllı
En muhteşem
En zengin
Kim demiş sen çirkinsin, onlar yakışıklı

Sanatı kim belirliyor
Ve bilimi

Bombaları kip yaptı
Ve silahları

Kimdi Köle alıp, satan

Kim verdi onların adlarını size
Kim demiş Dahmer’in kaçık olmadığını

                Kim /  Kim /  Kim

Puerto Rico’yu kim çaldı
Hint Adalarını, Filipinleri, Manhattan’ı
  Avusturalya ve Hebrides’i
Çinlilere afyonu kim kakaladı

Binalar kimin
Para kimin
Seni gülünç bulanlar kim
Seni kim kodese tıktı
Gazeteler kimin

Köle gemileri kimindi
Orduları kim yönetti

Çakma başkan kim
Kim hükümdar
Banker kim

Kim /  Kim /  Kim

Maden kimin
Kim burktu zihnini
Ekmek kimde
Barışa kimin ihtiyacı var
Sence savaşa ihtiyacı olanlar kim

Kim petrolün sahibi
Kimin yok emeği
Kim toprağın efendisi
Belli ki siyah değil
Çok büyük, kimse ondan büyük değil


Kim bu kentin sahipleri

Hava kimin
Ve su

Kulübeniz kimin
Çalıp, soyan, dolandıran ve öldürenler kim
                Yalanı gerçek gösterenler
Kim sizi görgüsüz diye çağıranlar

En büyük evde kim yaşıyor
En büyük suçu kim işliyor
Kimler istediği zaman tatile çıkıyor

Kim öldürdü en çok zenciyi
Kim öldürdü en çok Yahudi’yi
Kim öldürdü en çok İtalyan’ı
Kim öldürdü en çok İrlandalıyı
Kim öldürdü en çok Afrikalıyı
Kim öldürdü en çok Japon’u
Kim öldürdü en çok Latin’i

Kim /  Kim /  Kim

Okyanus kimin

Uçaklar kimin
Postalar
Televizyon
Radyo

Kim sahip olunduklarının farkında olmayanların sahibi
Kim çakma sahiplerin gerçek efendileri

Varoşlar kimin
Kentleri emenler
Kim yapıyor yasaları

Bush’u kim başkan yaptı
Kim demiş müttefik bayrağı dalgalansın
Kim demokrasiden konuşup sallıyor
      KİM /  KİM  / KİMKİM /

Yeni Ahit’teki Canavar kim
666 kim
Kararı kim veriyor
                İsa çarmıha gerilsin diye

Kim asıl taraftaki İblis
Ermeni Soykırımından kimler nemalandı


En büyük terörist kim
İncili kim değiştirdi
En çok insanı kim katletti
En büyük şeytan kim
Kim hayatta kalmak için endişelenmiyor

Koloniler kimin
En çok toprağı kim çaldı
Dünyayı kim yönetiyor
Kim iyilik yaptığını söyleyip kötülük yapanlar
En büyük infazcı kim

Kim /  Kim /  Kim

Petrol kimin
Daha fazlasını kim istiyor
Kim söyledi sonradan yalan olduğunu fark ettiğiniz düşünceyi size
Kim / Kim / ???

Kim keşfetti Bin Laden’i, belki Şeytanlar
CIA’ye kim ödüyor
Bombanın patlayacağını kim biliyor
Kim biliyor neden teröristlerin Florida’da, San Diego’da
Nasıl uçulacağını öğrendiklerini

Patlamayı neden Beş İsrailli’nin filme çektiğini
Ve zevkten taşaklarını şaklattıklarını kim biliyor

Güneş hiçbir yere gitmezken kimin ihtiyacı var fosil yakıtına

Kredi kartlarını kimler yaptı
Kim alıyor en yüksek vergi muafiyetini
Irkçılığa Hayır Konferansı’ndan
Çekip giden kim
Malcolm’u, Kennedy’i ve kardeşini kim öldürdü
Kim öldürdü Dr King’i, kim böyle bir şey isteyebilir?
Lincoln cinayetiyle de bağlantıları var mı?

Grenada’yı kim istila etti
Ya ırkçılıktan parayı götürenler
Ya İrlanda’yı sömürge diye tutanlar
Ya kim devirdi Şili’yi ve Nikaragua’yı sonra

David Sibeko, Chris Hani, kim öldürdü bunları
    Biko’yu, Cabral’ı, Neruda’yı, Allende’yi
      Che Guevara’yı, Sandino’yu öldürenler öldürdü

Ya Kabila’yı öldürenler kim, Lumumba’yı, Mondlane’i, Betty Shabazz’ı, Presnes
Margaret’i, Ralph Featherstone’u, Little Bobby’i harcayanlar işte



Mandela’yı, Dhoruba’yı, Geronimo’yu kim kodese tıktı
Assata’yı, Mumia Garvey’i, Dashiell Hammett’i, Alphaeus Hutton’u

Huey Newton, Fred Hampton, MedgarEvers,
    Mikey Smith, Walter Rodney, kim öldürdü bunları
Fidel’i zehirlemeye kalkışanlar mı
Vietnamlıları baskı altında tutmaya çalışanlar kim

Lenin’in başı için ödül koyanlar kim

Yahudileri fırınlara koyanlar
Kim bunu yapmak için onlara yardım etti
Kim demiş “Önce Amerika” diye
  Ve onaylamış sarı yıldızları
                                                               KİM / KİM/

Rosa Luxembourg’ü, Liebneckt’i kim öldürdü
Rosenbergleri
Ve dondurulmuş, işkence edilmiş, suikasta uğramış
Kaybolmuş tüm iyi insanları

Cezayir’den, Libya’dan, Haiti’den
   İran’dan, Irak’tan, Suudi Arabistan’dan, Kuveyt’ten
Suriye’den, Mısır’dan, Ürdün’den ve Filistin’den
Zengin olanlar kim

Ya Kongo’da insanların ellerini kesenler
Kim Aids’i icat edenler, Kızılderililerin battaniyelerine
Mikropları yerleştirenler
Kim tasarladı “göz yaşı patikalarını”2

Maine’i havaya uçuranlar kim
Ve İspanyol Amerikan Savaşını başlatanlar
Sharon’u iktidara taşıyanlar
Batista’yı, Hitler’i, Bilbo’yu,
Chiang kay Çek’i destekleyenler    kim KİM  K İ M /

Kim dedi olumlu ayrımcılık3 kaldırılsın
Kalkınma, Yeni Düzen, Yeni Sınır, Büyük Toplum

Tom Göt Clarence kimin için Çalışıyor
Kolon’un ağzından kim çıkıyor
Condoleeza’nın ne tür bir sürtük olduğunu kim biliyor

Kim ödüyor Connelly’e tahta bir zenci olması için
Kim verdi Dahi Ödülünü aşağı doğru batan insanlara

Nkrumah’ı, Bishop’u kim devirdi
Robeson’u zehirleyen kim
    DuBois’i kodese tıkmaya çalışan
Rab Jamil al Amin’e, Rosenberglere, Garvey’e
      Scottsboro Çocukları’na, Hollywood Onlusu’na
Kim komplo kurdu

Reichstag’ı kim tutuşturdu

Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanacağını kim biliyordu
İkiz Kulelerde çalışan 4000 İsrailli işçiye
Kim dedi o gün evden çıkmayın diye
Neden Sharon geride durdu                               ?

Kim, Kim, Kim/
                               Baykuşun infilakı diyor gazeteler
Şeytani yüz görülebilir        Kim     KİM     Kim  KİM

Savaştan para kazanan kim
Korku ve yalanlardan nemalananlar
Böyle dünyayı kim ister
Kim dünyanın emperyalizmle, ulusal baskıyla ve terörle
Şiddetle, açlıkla ve yoksullukla yönetilmesini ister.

Cehennemin hükümdarı kim?
En güçlü kim

Sizce kim görmüş tanrıyı
Sadece?

Ama herkes görmüştür
Şeytanı

Bir Baykuşun patlaması gibi
Hayatında beyninde nefsinde
İblisi tanıyan bir Baykuş gibi
Tüm gece, dinlersen bütün gün, bir Baykuş gibi
yangında patlayan. Berbat bir alevde
 çılgın bir köpeğin ıslığı gibi
Soruların yükseldiğini duyuyoruz

Cehennem ateşinin asit kusmuğu gibi
Kim ve Kim ve KİM (+) kim kim ^
    Kiiiimm ve Kiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim


Çeviri: Mustafa Burak Sezer
Karayazı, Sayı 16

1-Beyaz Güney Amerikalıların gizli bir cemaati, 19. Yüzyılda kölelere verilen eşit haklara karşı durmak için kuruldu; siyah insanları baskı altına almak için terörist taktikler kullandılar.

2- “Trail of Tears” ya da Cherokee dilinde ("Nunna daul Tsuny").  Yerlilerin üzerinde ağladığı patika. 1830’larda Amerikan başkanı Jackson’un “Kızılderililerin Ortadan Kaldırılması Yasası”nı onaylamasıyla başlayan yerinden ve yurdundan edilme projesi, ve soykırımlar. Yurdundan sürülen yerlilerin yaşamak için çıktığı ve binlercesinin öldüğü yolculuğun ismidir.

3-(affirmative action) geçmişte kadınlara ve azınlıklara karşı yapılan ayrıcalığı, ekonomik ve eğitim fırsatlarını yükselterek telafi etmek için tasarlanmış siyasi yöntem.


Amiri Baraka - Somebody Blew Up America poetictouch

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

''Söyle Sessizlik'', Kertenkele, Mustafa Celep

Mustafa CELEP KIRILGAN DÜNYA GÖRÜŞÜ VE HÜZÜN: FATMA ŞENGİL SÜZER’İN SÖYLE SESSİZLİK ADLI ŞİİR KİTABI ÜZERİNE 71’liler Kuşağı içinde sessiz ve mütevekkil duruşu ile kendi inzivasında kırılgan dünya görüşü doğrultusunda, hüzün ve halleriyle iç içe şiirler yazıyor Fatma Şengil Süzer. Geçtiğimiz aylarda okuyucu karşısına çıkan, sessizliğine kırıklı yansımalar bırakan Söyle Sessizlik adlı Okur Kitaplığından yayınlanan Süzer’in söz konusu kitabı, hüzün içre lirik duygulanımsal bir yoğunluk içeren şiir toplamından oluşuyor. Söyle Sessizlik, şairin iç evreninin lirik bir dışavurumu niteliğinde. Nahif, kırılgan ve doğal bir ‘şiir benliği’ karşısındayız. Yapıntıdan uzak, yer yer masal atmosferini teneffüs ettiğimiz, tabiatın görüngüleri içinde kendiliğini belirginleştirme uğraşı veren, teknik açıdan kişileştirme ve benzetmelerle şiirsel özü destekler mahiyette ruhsal durumunu açığa çıkartan bir şiir dünyası bu. Biz bu yazımızda zihinsel yetimiz el verdiği müddetçe bu ...

SORUŞTURMA: 'KARŞILAŞMA' KAVRAMI

EPİĞİN VE DENEYSELİN SINIRLARINDA KARŞILAŞMA Şairin dünya ile karşılaşması bazen bir ‘hayret’ bazen de ‘şiddet’ biçiminde gerçekleşir. Şairin dile karşı gösterdiği şiddetle dünyaya karşı gösterdiği şiddet arasında koşutluk arayabiliriz. Bu koşutluk bizi, şairin aşılması-aşırılaştırılması-bir deney alanı olarak görülmesi gereken dile karşı tutumunun netlik kazanmasına, belli bir açıklığa kavuşturulmasına sevk edecek, bu yolda şairin dil tavrı gün ışığına kavuşacaktır. Dünyadan yara almış şiir yazarının dünyaya karşı gösterdiği şiddeti olumlayabiliriz. Burada olumlanması gereken bir diğer özellik de dilde yaratıcı deneylere girişmiş her şairin dünyaya karşı gösterdiği şiddetin meşruiyetidir. Dünya karşısında hayret eden şairi lirizm sınırları içinde görmemiz mümkün. Nahif bir şairdir bu. İncitmekten çekinir. Nezaket sahibidir. Dünya karşısında geri çekilmiş, hayretini gizleyememiştir. Oysa şiddet her zaman girişken şairlere has bir özelliktir. Dünyadan, dünyanın aldığı biçimden mem...

''Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden'', Mehmet Aycı, Dünyabizim

Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden Yüzü o bildik, dokunaklı ve masum halini ruhu kanarken de çiçek çıkarırken de muhafaza ediyor. Mustafa Celep’i yazdı Mehmet Aycı.. Dünyada en usta polisiye filmlerden biri çekilecek, masum bir yüze, hatta masum ve dokunaklı yüze sahip bir “katil” başrol oyuncusuna ihtiyacımız var dense, benim aklıma o gelir; teklifimi kabul etmeyeceğini bildiğim halde… Temiz, düzdün ve dokunaklı bir yüzü var. Konuşurken sözcükler de yüzü gibi; temiz, düzgün ve dokunaklı… Şiir okurken, bir ırmağın gittikçe debisini yükseltmesini andırıyor; sadece okurken… Hafız olmasından olmalı; dizelerin nerede içe işleyeceğini, nerelerde sulara karışacağını, dağın doruklarına, gökyüzüne, bulutların üstüne nerede çıkacağını terbiye edilmiş bir dil ve dimağın tecrübesiyle biliyor. Tasarlayarak, zorlayarak değil, bir ayet sadeliğinde, kendiliğinden… Şiirinin sesini ayetlerin terbiye ettiği o kadar belli ki… Yüzü şiirinden uzakta… Katilliği de bundan… Kendi y...