Ana içeriğe atla

''Yazarlarla Söyleşi'', Kitaphaber, Mustafa Celep

Mustafa Celep'e sorduk 

-En son hangi kitabı okudunuz? 

-Hüseyin Cöntürk'ün Çağının Şairi kitabını okudum, bu kitabı da Çağının Eleştirisi adıyla yayınlanan toplu yazılarının içinde yer alıyor. Açıkçası 4-5 yıldır Cöntürk'ün tilmizi olmakla meşgulüm. Çağının Şairi, Cöntürk'ün İkinci Yeni Hareketinin teorik alt yapısını döşediği yeniden, yeni ve çağdaş bir gözle okunması gereken bir tespitler toplamı, teknik bir harç karma, eleştirel inşa denemeleri. Bu kitabın İkinci Yeniyi açıklaması yanında bugünün Yeniden Biçimcilerinin de okumalarında gereklilik gördüğüm teorik bir toplam. Şiirde deformasyon, işlevi ve yapılış gerekçeleri, öz-biçim sorunu, şiir ve müzik ilişkisi vb. konularda bugün de önemini ve geçerliliğini koruyan meseleler sorgulanıp tartışılıyor. Elbette Cöntürk'ün eleştiri penceresinden, titiz kaleminden gündeme getiriliyor. 

-Okuduğunuz kitaptan bir cümle söyleyebilir misiniz? 

-''Şair devraldığı şiirde klişe unsurun ne kadar baskın olduğunu hissediyorsa bu unsurun kendi özgürlüğünü tehlikeye koyduğundan ne kadar endişe ediyorsa, o kadar yeni bir dil aramaya, o kadar deformasyon yapmaya kayar. Fakat aşırı bir deformasyona kaymak da tehlikelidir. Çünkü bu onu bir kaosa götürebilir. Deformasyon yapmadan da yeni bir şiirsel şive (poetical idiom) mümkün ise de ölçülü ve bilinç bir deformasyonun şairin imkânlarını çok daha genişletebileceği bundan önceki kuşakların verdikleri ürünlerden anlaşılmaktadır.'' [Çağının Şairi, s,149] 

-Tavsiye edeceğiniz bir kitap var mı? 

-Ahmet Güntan'ın ''şiirgeldikelimedeboğuldu.'' adlı 160.kilometre yayınlarından çıkan yazı-söyleşi toplamının, 2000'ler Şiirinin doğasını kavramak, bu şiirin Türk Şiiri perspektifi içindeki yerini okumak, buradan bu şiire yaklaşımda yeni ölçütler geliştirmek için tekrar be tekrar önerilebilecek cins bir kitap olduğunu söyleyebilirim. 

-Bir kitap okuma biçiminiz var mı? 

-4 yıl öncesinde 'Defterler'le çalışırdım, şimdilerde kalıcı çalışmalar ortaya koyma cehdiyle 'Defterler'e yeniden döndüm. 30'a yakın bir 'Defterler toplamı' mevcut. Her bir deftere konu başlığı belirler, okuduğum kitaplarda hayata değen taraflarıyla beni etkileyen teorik tespitleri, bu defterlere elle yazar, bu notlar bir yekün oluşturduğunda yazıya dönüştürürüm. Defterlere not almayı güncel edebiyatın hayhuyu içinde epey ihmal ettiğimi görüyorum. Daha somut anlaşılması için defterlerde belirlediğim konu başlıklarını sıralayabilirim: 'Şiir ve Dil', 'Şiir ve Gerçeklik', 'Şiir ve Varlık', 'Şiir ve Anlam', 'İkinci Yeni Defteri', 'Turgut Uyar Defteri', 'Şiir ve Sorumluluk', '2000'ler Şiiri'... Bunlardan birkaçı. Sıkı olduğuna inandığım kitaplardan önemli cümleleri bu defterlere kayıt eder, bıkmadan usanmadan gece boyunca not alırdım. Defterlerde yeni bir cehd dönemi artık kaçınılmaz görünüyor. Çaba bizden Tevfik Allah'tan.

http://www.kitaphaber.com.tr/kitaphaber-okurlari-icin-yazarlara-sorduk-k1301.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

''Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden'', Mehmet Aycı, Dünyabizim

Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden Yüzü o bildik, dokunaklı ve masum halini ruhu kanarken de çiçek çıkarırken de muhafaza ediyor. Mustafa Celep’i yazdı Mehmet Aycı.. Dünyada en usta polisiye filmlerden biri çekilecek, masum bir yüze, hatta masum ve dokunaklı yüze sahip bir “katil” başrol oyuncusuna ihtiyacımız var dense, benim aklıma o gelir; teklifimi kabul etmeyeceğini bildiğim halde… Temiz, düzdün ve dokunaklı bir yüzü var. Konuşurken sözcükler de yüzü gibi; temiz, düzgün ve dokunaklı… Şiir okurken, bir ırmağın gittikçe debisini yükseltmesini andırıyor; sadece okurken… Hafız olmasından olmalı; dizelerin nerede içe işleyeceğini, nerelerde sulara karışacağını, dağın doruklarına, gökyüzüne, bulutların üstüne nerede çıkacağını terbiye edilmiş bir dil ve dimağın tecrübesiyle biliyor. Tasarlayarak, zorlayarak değil, bir ayet sadeliğinde, kendiliğinden… Şiirinin sesini ayetlerin terbiye ettiği o kadar belli ki… Yüzü şiirinden uzakta… Katilliği de bundan… Kendi y...

''Şiirin direnişi'' / Ümit Aktaş

Ümit AKTAŞ umitaktas24@gmail.com Her  şeye rağmen şiir direnişini sürdürmekte ve o bu direnişini sürdürdükçe, “insan”ın direnişinin asla sona ermeyeceğine dair olan umudumuzu da kaybetmemekteyiz. Şiir çünkü, hakikate çağıran bir sesleniş olarak, her daim teyakkuz halinde olmamızı hatırlatacaktır bize; bir insan olmaklığımıza dair o basit gerçekliği duyurarak, zalimler ve baştan çıkarıcılara karşı uyararak. O zaman demekteyiz çok şükür, daha umudumuz sona ermedi, birileri o ilahi esintiyi duymakta; duymakta ve duyurmakta bildiklerini. Daha okurken ilk dizeleri çarpmaya başlamakta kalbimiz, tıpkı bir vahyin inişini duyarmış gibi ya da yağışını rahmetin. “Onurlu bir insana layık bir hayatı hak etmek için, bütün o zorlu geceleri bıkmadan usanmadan çalışarak geçirdim.” Antara’nın bu dizeleri kendisine okunduğunda, Peygamberimizin şöyle söylediği rivayet edilir: “Bir Arabın övülmesi bende hiçbir zaman onu görme arzusu uyandırmamıştı; ama vallahi bu şiirin yazarıyla buluşmak ve t...

Kalbimizde Bir Mevsim: Sakarya / Mustafa Nurullah Celep

Mustafa Nurullah CELEP* GEYVE’DEN PAMUKOVA’YA GÜRBÜZLEŞEN ÇOCUKLUK: İZLER, İZLEKLER, MEKÂNLAR Tohum bırakan lahuti eda: Umurbey’de ahşap evde çınlayan ezan sesleri Geyve, Sakarya’nın güneyine kurulmuş, Cumhuriyet tarihi içinde zamanın katı hükmüne direnen en köklü ilçelerinden biri. Anadolu’daki Türkleşme ve iskân girişimlerinden sonra bir müddet Bizans yönetiminde kalmış, Osmanlılar zamanında biz Türkler Geyve’yi ve ilçe yaşamını, eski ama manen eskimeyen yapıları ve anlamlı gelenekleriyle bir İslam beldesi olarak Cumhuriyete, Milli Mücadeleye ve bugüne dek devam ettirmişiz. Çocukluğumun Umurbey’ini Merhum Babamın İmamlık vazifesi gereği 10 yıl bu köyde yaşadım.         Bu köyde tanığı olduğum ve yaşadığım hatıralar bu gün de tazeliğini koruyor. Umurbey ilçeden 5 km uzaklıkta, civar köylere nazaran geniş bir vadiye kurulu, tarihi yapıları köhnemeye yüz tutmuş, nispeten kalabalık ve zengin bir köydü. Eli sıkı ama çalışkan köylül...