Ana içeriğe atla

Kayıtlar

'İnsanı Aşan Kan' / Mustafa Uçurum

Bir şairin ilk kitabı önemlidir ama bir o kadar da önemli olan ikinci kitabıdır. Çünkü ikinci kitapta artık önümüzde kıyaslanacak bir örnek vardır ve iki kitap arasındaki çizgide şairin şiirinin devinimi daha somut bir bakış açısına yaslanabilmektedir. Mustafa Celep’in yeni şiir kitabı İnsanı Aşan Kan , bu bağlamda ilk kitabı Ateş Bandosu ile kıyaslanabilir ama şairin ilk kitabında ortaya koyduğu özgün söyleyişlerin sağlamlığı ikinci kitabında da devam edince artık şairin nasıl söylediğinden çok ne söylediğine bakılması önem kazanıyor. Okur kitaplığı şiir serisinden çıkan İnsanı Aşan Kan’da Mustafa Celep’in yirmi dört şiir yer almakta. Şiirlerin teması neredeyse bir bütünlük arz etmekte. İnsanı aşan ve dünyaya dağılan bir acının ardına düşen şair, dünyanın hangi noktasında acı varsa şiirine konu etmeye çalışmış. Filistin’in, Irak’ın, Çeçenya’nın, Afganistan’ın dinmek bilmeyen kanı ve vatanında ihanetle akıtılan kanı şairin şiirinde bir çığlığa bürünmüş. “Bomba sesleri

''Günümüz Şiirinde Öfke ve Şiddet'' / Ali Emre

''Ali Celep;  cuntacılığın, askeri darbelerin, otoriter rejimlerin doğurduğu şiddete, acılara, öfkelere çeker dikkatimizi “Harp Çantası” başlıklı şiirinde. Tarihin başına namussuz bir külah geçirilmiş, halkın düzeni bozulmuş, günahsız yere birçok insan asılmış, bankalar çoğaldıkça namazlar kazaya bırakılır olmuş, ayılar vatan üstüne post sermiştir. Benzer bir duyarlılık “Battal Gazi Şiiri”ni yazan Mustafa Celep’te de çıkar karşımıza. Bu epik şiirde kanı gümbürdeyen, konuşkan ve şiddete meyyal bir şair özne vardır:      Dünyaya bir kahraman gerektir dedim      Canlandı dünya      Göverdi uç verdi tomurcuklarıyla      Kanını ortaya koyamıyorsan şiir yazma      inleyeceksen hiç      Sızlanacaksan boşuna uğraşıyorsun demektir      körsündür      bırak bu işleri      Kanını kaynatmıyorsa şiir      fikret okuma Sis mesela      ki asla ve asla ve asla      Akif’i anlayamayacaksın      Yoksulluk biteviye seni sarsmıyorsa.      Onlar kitap okurken ben

İnsanı Aşan Kan / Bilal Can

İlk kitabı Ateş Bandosu ile okur karşısına şiirlerini toplu bir şekilde sunan Mustafa Celep bu kitabından sonra arayı soğutmadan İnsanı Aşan Kan ile tekrardan okurları selamladı. Ateş Bandosu’ndaki tarzını ve dilini değiştirmeden, yürüdüğü yola sadık kalarak devam eden Mustafa Celep kendi künhüne sadık bir yolcu olarak son dönem şairlerinden olup yeni eseriyle tekrardan şiirleri üzerine eğilme fırsatı verdi. Ateş Bandosu 2007’de çıktığında ilk şiirinden son şiirine kadar yaşamın şiirde belirgin bir özne olarak nasıl durduğu sorusunu akla getiriyordu. Çıkartma şiiriyle başlayan kitap  “Tanrım, zincirlerimi çöz, aşka ışık olayım/ Tanrım göğsümü geniş kıl, konuşabileyim”  cümleleriyle bir çıkarımda bulunarak birinci tekil şahsına atıfla ilk önce  “Beni konuştur, gönlümü konuştur, dilimi konuştur, gözyaşlarım konuşsun”  diyerek ara ara tekrara düşerek - bir dervişin virdi gibi – bir iştiyakı, bir intikamı, bir düzensizliği, bir mutsuzluğu, dünyanın leke tutan bir şey olduğunu dillendir

Ateş Bandosu'ndan Cenk Marşları / Mustafa Uçurum

ATEŞ BANDOSU’NDAN CENK MARŞLARI MUSTAFA UÇURUM Gürültülü bir hayatımız var. Kendimize ne kadar sakinliği telkin etsek de yaşadığımız çağ kendini susmak bilmez bir koroya teslim etmiş durumda. Durmamız, konuşmamız, sevdamız bile yüksek bir perdeden seslenir oldu. Suskunluğu, sakinliği kaldıramayan zamanlar yaşıyoruz. Şiirin zihne yaptığı ilk çağırışım; sakinliktir. Bu çağrışım özellikle günümüz şiirinde geçerliliğini yitirmeye başladı. Edebiyatımızın birçok döneminde şiirin yükselen sesini de duyduğumuz olmuştu ama günümüzde şairler bütün ezberleri bozan bir savaş hazırlığına girişmiş durumdalar. Mustafa Celep, ilk kitabı Ateş Bandosu ile dergilerden sonra kitabıyla karşımızda. Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi karşımızda sesini yükselten bir şair duruyor. Kitabın ilk şiiri “Çıkartma” ile şair amacını belli ediyor. “Tanrım, zincirlerimi çöz, aşka ışık olayım / Tanrım, göğsümü geniş kıl, konuşabileyim” Şair, söyleyecek sözü olan kişidir. Şiiri ne kadar imgelerle dolu olsa da, üst

12 EYLÜL'DE SEÇKİN KİTAPÇILARDA..

AMİRİ BARAKA / Somebody Blew Up America

Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu’ya Giriş Ya da Amerika’yı neden sevemiyoruz? Mustafa Burak Sezer Amerika’da yirmi iki eyaletin poet laureate’i  (saray şairi) var. Amerika ulusal saray şairliği makamı 1937’de başladı ve bu göreve getirilen şairlere o zaman “Kongre Kütüphanesi Danışmanı” deniyordu. 1985’te ise bu “saray şairliği”ne dönüştü. New Jersey 1999’da kendi saray şairliği makamını oluşturdu. 2000 yılının ilk saray şairi Gerald Stern’di. Görev süresi iki yıl olup bu göreve gelen şaire on bin dolar maaş bağlanıyor. Saray şairinden yılda en az iki kere halka şiir okuması, okullarda ve eyalette şiiri desteklemesi bekleniyor. New Jersey’in ikinci saray şairi Amiri Baraka’yı, N.J. Beşeri Bilimler ve N. J. Sanat Eyalet Meclisi tarafından atanan seçici kurul seçmiş ve vali James McGreevey de atamasını yapmıştı. Daha sonra bu, onlara göre sonun başlangıcı olmuştu. Baraka 70’lerden beri Marksist-Leninist-Mao Zedong düşüncesinin sözlü yorumcusu oldu.  Ekim, 2011’de “Bir

Şiir Sırası / Ali K.Metin

Şiir Sırası / Hece 168, Aralık 2010 Ali K. Metin Mustafa Celep muhalif duyarlıktan beslenen anti-konformist bir şiir yazıyor. Bireysel yaşantıyla siyasal, toplumsal gerçeklik arasında kurduğu kurmaca bağlardan varoluşsal bir durum, bir bilinç geliştirmek isteyen poetik tutum şiirinin genel anlamıyla egemen özelliğini teşkil etmektedir. Soluklu ve enerjik olduğu kadar rahat okunan bir şiir yazıyor olmasını da karakteristik unsurları arasında sayabiliriz. Bunda bilhassa sese dayalı söyleyişin etkin rolü var. Ancak rahat okunurluk her zaman şiirin lehine bir anlam taşımayabiliyor. Kolaycılıktan veya sesin tınısına kapılmaktan kaynaklanan iptidaileşmelerin bir çoğuna rahat okunur, akıcı şiir değerlendirmesi yapılması ise gerçekten de eleştirel bir garabettir. Nazım Hikmet’in slogana ve didaktizme boğulmuş bir kısım şiirleri bu meyanda ibretamiz örnekler olarak hatırlanmalıdır. Celep’in “Yunus Emre Şiiri” (Hece-167) söyleyişteki rahatlığıyla okuyucuyu içine çekebilmeyi başaran bi

Ateş Bandosu / Ramis Dara

Mustafa Celep ’in (1979) ilk şiir kitabı  Ateş Bandosu ’unda bulunan 20 şiirin ilkini okurken İsmet Özel şiiri aklıma geldi, ikinci şiiri okurken Özel’in adıyla karşılaştım. Kitabın ilerleyen sayfalarında bu ilişki ve izlenimin pek de yoğun olmadığını düşünmeye başladım. İlerleyen sayfalarda Ordu-Ünye’de çıkan  Kertenkele  dergisinin yayın yönetmeni Muammer Yavaş’ın, Cahit Zarifoğlu’nun ve Rimbaud’nun da adının geçtiğini gördüm.    Bazı şiirlerde şiir ve din işlerinin birbirine biraz fazla karıştırıldığı görülse de kitabın genelinin böyle olmadığı söylenebilir. Bir başka dikkat çekici özellik, taşrada yaşayan, yükseköğrenimi sırasında da büyük kentte bulunmamış şairin, şehir nefretini dile getirmesi; bu eleştirinin temelinde de madde uygarlığına karşı çıkış yatmakta.    ”Herkes Gibi Değil Asaletten Çatlayarak” şiirinde “Yepyeni bir şiir tarzı gerekli”, “Yeni bir tarz gerekli” şeklinde dile getirdiği görüşlerini şair, bu kitabının yayımından iki yıl sonra dergilerde yazdığı ya

Ateş Bandosu / Serdar Akdağ

ATEŞ BANDOSU* Doksanlar ve sonrasında yazılan şiirin, Türk Şiiri'nin durgunluk dönemi olarak adlandırabileceğimiz Seksen Kuşağı  süreğinde ortaya çıkmış olmasına karşın bu dönem şiirinden hemen hiçbir etki almamasını tek tek iyi şairlerine rağmen Seksen   Kuşağı'nın şiirde dikine bir açılım kazandırma gücünden yoksun oluşuna bağlayabiliriz. Varlığından söz edebileceksek modern şiirin özellikle dolaşımda olan bölümü için en çok izlenen   ve etkisi en çok hissedilen ayağı; İkinci Yeni'nin sakınılması zor bir kanal ve tercih imkanı olarak ortaya çıktığına vurguda bulunmamız gerekir. <******> Doksanlar sonrası ,  İslamî hassasiyetleri ayırıcı bir özellik olarak mesele edinen   kesimin Sezai Karakoç, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu gibi usta isimlerin   biçim ve içeriksel pratiklerinden faydalanma eğilimlerini bu noktada anlaşılır bulabiliriz.Aktivasyon anlamında geniş, teorik olarak da sağlam bir temellendirmeyi ihtiva eden bir verim, bir mecrayı işaret almak ,

Mustafa Celep'in Çıkartması / Abdulkadir Akdemir

Mustafa Celep'in çıkartması Ateş Bandosu isimli ilk kitabındaki ilk şiiri “Çıkartma” üzerinden Mustafa Celep şiirine genel bir bakışta bulunuyor. 18 Kasım 2009 Çarşamba 10:00 “Bu inadına direnişim beni güçlü kıl Tanrım Güvendiğim bir şey değildir aklım”  Mustafa Celep şiirini yaşayarak yazıyor. İlk kitabının bu ilk şiirinde bu “benim” diyor adeta. Bir çarpık düzenin, yalpalayan gidişatına sağlam bir karşı  çıkışın seslerini ulaştırıyor bize şair. Sırtını yasladığı  makamlar üstü kudretten ilham alarak doğru ve haklı davayı üstleniyor. Kendisinin fazlaca sahiplendiği bir sözle ifade etmeye çalışırsak; hayatın tam ortasında kendisiyle “cebelleşen” eşrefi mahlûkat ile yüz yüze kalmaktayız bu şiirler toplamında.  Dinmeyenlerin dillenişi Çağdaş zamanların kalemli ve yahut “uçan ayakkabılı” savaşçılarının siluetleri mısra başlarında, sayfa aralarında gözlerimize istikamet çizer gibidir.  Celep “ kendini kaybedip tekrar bulanın” kavgasını vermektedir. “Tanrı”dan

DEFTERK / SÖYLEŞİ

YAZARLARIMIZ İLE KISA SÖYLEŞİ 1)Nasılsınız? Hamdolsun iyiyim. Sabrın bir eğitim işi olduğunu anladım. Kendiliğini tamamlamadan savaşamıyorsun . 2 ) En çok sevdiğiniz ve etkilendiğiniz roman ve yazarı.: Dosto. Kötü bir etki. Suç ve Ceza. 3 ) Unutamadığınız bir şiir ve şairi: Nazım Hikmet. Saman Sarısı. 4 ) Severek seyrettiğiniz en iyi film: İlk ve son: Eşkiya. 5 ) Dinlemekten asla vazgeçemeyeceğiniz bir şarkı veya türkü: Ahmet Kaya’nın tüm ezgileri. 6 ) Bugünlerde okuduğunuz kitap: Cemal Süreya. Toplu Yazılar-1. 7)Takip ettiğiniz edebiyat, kültür ve düşünce dergileri: Müfredat Kitap, Karagöz, Fayrap, Edebiyat Ortamı, Kertenkele, İkindi Yağmuru, Dergah, Yediiklim, Ücra, Hece, Kitaplık, Değirmen, Karayazı, Mühür, Şiiri Özlüyorum, Az Edebiyat, Aşkar, İskele, Ğ, Eğitim Şart, İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi, İstanbul Bir Nokta, Edep, Şiir Saati, Yazılıkaya, Esrar, Akatalpa, Aşkın E Hali. 8 ) Tanışamadığınıza üzüldüğünüz bir şahsiyet: Erdem Bayazıt. 9 ) Basında

DÜNYABİZİM / SORUŞTURMA

Enes MALİKOĞLU SORUŞTURMA 1. Şiir yazmaya ne zaman başladınız? Klasik şair sorusu olarak algılamayın lütfen bunu? Bir an var mı mesela? Bir gün İsmet Özel'in Yıkılma Sakın şiirini okurken bir ışık yanar ilham gelir ve evet! dersin alırsın ilk şiirini yazarsın? Var mı böyle bir başlangıç anı? 2.Çevreniz sizin şair olduğunuzu biliyor mu? mesela az çok edebiyat ortamında tanındığınızı falan. Belki anne-baba-eş biliyordur ama diğer akrabalar, okul-iş çevresi mesela nasıl tepki veriyorlar önemsiyorlar mı? Yoksa en son bildiği şair olan Mehmet Akif veya Nazım Hikmet'ten dizeler okuyup sana nasihat mi ediyor,"bu da şiir mi?" babında? 3.Bu soru biraz klişe evet itiraf edeyim ama insanların en merak ettiği soru bu! şairler de itiraf edemiyor ama bu soruya onlar da cevap vermeyi seviyor: Nasıl yazıyorsunuz? İlhama inanıyor musunuz mesela? Şaire göre acayip değişiyor bu Cahit Zarifoğlu inanmıyor mesela ilhama; her oturduğunda kağıdın başına bir şeyler yazabiliyor. Sizin yaz