Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Edebiyat, Eleştiri ve Düşüncenin İzinde, İzleğinde Bu Blog Sayfasındayım...

 www.elestirimektebi.blogspot.com www.elestirimektebi.blogspot.com
En son yayınlar

Biraz Sonbahar Biraz Hüzün/Mustafa Nurullah Celep/Poetik Haber

MUSTAFA NURULLAH CELEP ‘‘BİRAZ SONBAHAR BİRAZ HÜZÜN’’DE DUYGU SENFONİSİ VE KARA ROMANTİZM 1. Hüzünlü bir atmosferi var Fikri Özçelikçi öykülerinin(*). Biçeminden duygulam dünyasına dek yazarı, iradi bir tutum olarak hemen her öyküsünde kara, karanlık, sisli ve hüzün içre bir atmosfer oluşturma çabası içinde görüyoruz. Bu duygu-yoğun atmosferin merkezi noktasını/öykü odağını ‘yalnızlık’, ‘terk ediş’, ‘Araf’, ‘eşik’, ‘sessizlik’, ‘aşk’, ‘hüzün’, ‘içlilik’, ‘bağsızlık’, ‘sevgisizlik’, ‘yokluk’, ‘hiçlik’, ‘kaçış’ gibi soyut ve her durum öyküsünde karşılaşabileceğimiz iç dünya sorunsalını alakadar eden izlekler oluşturuyor. Yalnızlığın ‘ben’ dilinde anlatımıyla karşı karşıyayız. http://www.poetikhaber.net/haber.php?isl=oku&id=501  

Genç Hikâyeciye Tavsiyeler / Mustafa Nurullah Celep/ Poetik Haber

Mustafa Nurulah CELEP HİKÂYEDE İLK ADIMLAR: ŞEMSETTİN YAPAR’IN ‘ GENÇ HİKÂYECİYE TAVSİYELER’ İ * 1. Hikâyeci Şemsettin Yapar ’ın Sütun Yayınlarından çıkan Genç Hikâyeciye Tavsiyeler adlı kitabı, hikâye yazmaya kolları sıvayacak olan yazar adaylarına bir başlangıç oluşturması bakımından bir teşviknamedir. Yeni hikâyeci adaylarına teşvik yollu önerilerde bulunması, hikâye kurgusuna ve yazım sürecine yönelik bir yol-yordam-yöntem belirlemesi bakımından da bir temrinler toplamını içerir. 2. Şemsettin Yapar’ın hikâye yazmak isteyen öğrencisine gönderdiği samimi mektuplardan müteşekkil kitapta, ön açıklamaların, kısa teorik bilgi ve ipuçlarının ardından verilen bilgileri somutlayan hikâye örnekleri gelir. İfade edilen öneriler sonrası teorik bilgi ile birlikte hikâye pratize edilir, müşahhas hale getirilir. Hikaye sanatının inceliklerinin mektuplar yoluyla öğretildiği ve tavsiye edildiği kitapta mektup başlıkları da başlı başına bir ip ucu, bir nüans değeri t

Kalbimizde Bir Mevsim: Sakarya / Mustafa Nurullah Celep

Mustafa Nurullah CELEP* GEYVE’DEN PAMUKOVA’YA GÜRBÜZLEŞEN ÇOCUKLUK: İZLER, İZLEKLER, MEKÂNLAR Tohum bırakan lahuti eda: Umurbey’de ahşap evde çınlayan ezan sesleri Geyve, Sakarya’nın güneyine kurulmuş, Cumhuriyet tarihi içinde zamanın katı hükmüne direnen en köklü ilçelerinden biri. Anadolu’daki Türkleşme ve iskân girişimlerinden sonra bir müddet Bizans yönetiminde kalmış, Osmanlılar zamanında biz Türkler Geyve’yi ve ilçe yaşamını, eski ama manen eskimeyen yapıları ve anlamlı gelenekleriyle bir İslam beldesi olarak Cumhuriyete, Milli Mücadeleye ve bugüne dek devam ettirmişiz. Çocukluğumun Umurbey’ini Merhum Babamın İmamlık vazifesi gereği 10 yıl bu köyde yaşadım.         Bu köyde tanığı olduğum ve yaşadığım hatıralar bu gün de tazeliğini koruyor. Umurbey ilçeden 5 km uzaklıkta, civar köylere nazaran geniş bir vadiye kurulu, tarihi yapıları köhnemeye yüz tutmuş, nispeten kalabalık ve zengin bir köydü. Eli sıkı ama çalışkan köylülerdi Umurbeyliler. Derdimizi

Türk'ün Gürbüz ve Atak Bir Oğlu Olacaksın / Kertenkele 27.

Mustafa Nurullah CELEP       TÜRK’ÜN GÜRBÜZ VE ATAK BİR OĞLU OLACAKSIN İsmet Özel’e dua ile pürdikkat… Şeyhler Bir Korkulunca merhametsiz olur tepeleri Dünyanın Korkulunca âteşten Renkli, çeşitli, albenili, zencefil bir kadın Sokakların kadını Her gün gizlice temâşâ ettiklerimizden Korkulunca muhkem kal’ası olan emin bir beldeye girersin sen. (şiirin devamı kertenkele edebiyat'ın 27. sayısındadır.) http://kertenkeleedebiyat.blogspot.com.tr/

Ali Emre'nin Şiiri/Kertenkele 27/Mustafa Nurullah Celep

ALİ EMRE ŞİİRİNİN İDEOLOJİK BİLEŞENLERİ: YERYÜZÜNE DAĞILAN ŞİİRLER ÜZERİNE NOTLAR Güncelin yakınında seyreden, güncel siyasete dair göndermeleri olan bir şiir yazıyor Ali Emre . Okur Kitaplığı ndan çıkan son şiir kitabı Yeryüzüne Dağılan* Şiirleriyle bu dışbükey siyaseti daha bir duyurduğunu düşünüyorum Emre’nin. Yeryüzüne Dağılan Şiirler, bünyesinde barındırdığı yoğun, dışrak enerjisiyle önemli bir şiirsel toplamdır benim gözümde. Önemli olduğu için de -dostane duygulardan uzak- eserin dışrak enerjisinin yayılımına dair düştüğümüz notları paylaşmayı, okurun ve diğer şairlerin de bu paylaşımdan kendi duygu ve düşünce dünyalarına yönelik bizce de mühimsenebilecek katkı ve hisse payları alacağını umuyoruz. Evvelen yazımızın başındaki yargımızı açalım: Ali Emre’nin şiir algısı, bu eserde çokluk dış dünyaya ayarlı, dış gerçekliği temel alan bir şiirsel ve düşünsel zemin üzerinde yükselir. Bu zeminin yapıtaşları aşk, devrim ve özgürlük duygusudur. Ali Emre’nin şiir kulağı aş

''Söyle Sessizlik'', Kertenkele, Mustafa Celep

Mustafa CELEP KIRILGAN DÜNYA GÖRÜŞÜ VE HÜZÜN: FATMA ŞENGİL SÜZER’İN SÖYLE SESSİZLİK ADLI ŞİİR KİTABI ÜZERİNE 71’liler Kuşağı içinde sessiz ve mütevekkil duruşu ile kendi inzivasında kırılgan dünya görüşü doğrultusunda, hüzün ve halleriyle iç içe şiirler yazıyor Fatma Şengil Süzer. Geçtiğimiz aylarda okuyucu karşısına çıkan, sessizliğine kırıklı yansımalar bırakan Söyle Sessizlik adlı Okur Kitaplığından yayınlanan Süzer’in söz konusu kitabı, hüzün içre lirik duygulanımsal bir yoğunluk içeren şiir toplamından oluşuyor. Söyle Sessizlik, şairin iç evreninin lirik bir dışavurumu niteliğinde. Nahif, kırılgan ve doğal bir ‘şiir benliği’ karşısındayız. Yapıntıdan uzak, yer yer masal atmosferini teneffüs ettiğimiz, tabiatın görüngüleri içinde kendiliğini belirginleştirme uğraşı veren, teknik açıdan kişileştirme ve benzetmelerle şiirsel özü destekler mahiyette ruhsal durumunu açığa çıkartan bir şiir dünyası bu. Biz bu yazımızda zihinsel yetimiz el verdiği müddetçe bu

''Koca Bir Devrim Olan Ev'', Kertenkele, Mustafa Celep

MUSTAFA CELEP KOCA BİR DEVRİM OLAN EV Koşturmanın çevik ruhu, yağmurcası annemdir Ritmik tıpırtısını duyar ruhunda yağmurun Sabahtır diri üzümlerin sabahı alacakarganın Başlar titrek ilahisini söylemeye yağmurun. Ben yok benlik yok adam kayırmaca yok torpil yok Biz var daima biz yana yakıla yürünülen bu evlerde Aydınlık ve gerçekçi biz Kül tablalarıyla sigara izmaritleriyle biz İncirlerin eğilip lezzetini vermesi var Şeftali ağaçlarıyla biz Benliğin değil bizliğin türküsü çığırılır bu evlerde Üzüm bağlarıyla yorgun bitkin biz Köpeğiyle kedisiyle içtenlikli telaşıyla biz. Aydınlık ve gerçekçiyiz ahiliğe inanırız inanırız dosta üzüm vermeye Aydınlık çünkü baygın bir tat veren incirleriyle. DEVAMI : Kertenkele dergisinin 25. sayısındadır. (Ekim-Aralık 2013) http://kertenkeleedebiyat.blogspot.com.tr/

''Yazarlarla Söyleşi'', Kitaphaber, Mustafa Celep

Mustafa Celep 'e sorduk  -En son hangi kitabı okudunuz?   -Hüseyin Cöntürk'ün Çağının Şairi kitabını okudum, bu kitabı da Çağının Eleştirisi adıyla yayınlanan toplu yazılarının içinde yer alıyor. Açıkçası 4-5 yıldır Cöntürk'ün tilmizi olmakla meşgulüm. Çağının Şairi, Cöntürk'ün İkinci Yeni Hareketinin teorik alt yapısını döşediği yeniden, yeni ve çağdaş bir gözle okunması gereken bir tespitler toplamı, teknik bir harç karma, eleştirel inşa denemeleri. Bu kitabın İkinci Yeniyi açıklaması yanında bugünün Yeniden Biçimcilerinin de okumalarında gereklilik gördüğüm teorik bir toplam. Şiirde deformasyon, işlevi ve yapılış gerekçeleri, öz-biçim sorunu, şiir ve müzik ilişkisi vb. konularda bugün de önemini ve geçerliliğini koruyan meseleler sorgulanıp tartışılıyor. Elbette Cöntürk'ün eleştiri penceresinden, titiz kaleminden gündeme getiriliyor.  -Okuduğunuz kitaptan bir cümle söyleyebilir misiniz?   -''Şair devraldığı şiirde klişe unsurun ne kadar baskın olduğunu

''Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden'', Mehmet Aycı, Dünyabizim

Yazının ve yazgının suyuna gidenlerden Yüzü o bildik, dokunaklı ve masum halini ruhu kanarken de çiçek çıkarırken de muhafaza ediyor. Mustafa Celep’i yazdı Mehmet Aycı.. Dünyada en usta polisiye filmlerden biri çekilecek, masum bir yüze, hatta masum ve dokunaklı yüze sahip bir “katil” başrol oyuncusuna ihtiyacımız var dense, benim aklıma o gelir; teklifimi kabul etmeyeceğini bildiğim halde… Temiz, düzdün ve dokunaklı bir yüzü var. Konuşurken sözcükler de yüzü gibi; temiz, düzgün ve dokunaklı… Şiir okurken, bir ırmağın gittikçe debisini yükseltmesini andırıyor; sadece okurken… Hafız olmasından olmalı; dizelerin nerede içe işleyeceğini, nerelerde sulara karışacağını, dağın doruklarına, gökyüzüne, bulutların üstüne nerede çıkacağını terbiye edilmiş bir dil ve dimağın tecrübesiyle biliyor. Tasarlayarak, zorlayarak değil, bir ayet sadeliğinde, kendiliğinden… Şiirinin sesini ayetlerin terbiye ettiği o kadar belli ki… Yüzü şiirinden uzakta… Katilliği de bundan… Kendi y

Soruşturma, dünyabizim, mustafa celep

Mustafa Celep: “Belirleyici olan dergilerdir” İnternetin dergilerin asaletine, onurlu duruşuna bir halel getirdiğini söylemek mümkün değil. Çünkü çıkan dergilerin bünyesinde somut olarak bir insan, dolayısıyla bir yazar şahsiyeti yer alır. Dergilerin sonunu ilan etmek, sanal yani sahte gerçekliğin hükümranlığını kabullenmek anlamına gelir. Maruz kaldığımız sanalite yanıltıcı da olsa bu sanal ve oldukça illüzyonist gerçeği de, gündelik hayatımızın birçok alanını işgal eden etkisini ve olumlu-olumsuz tüm yönleriyle muhaberatı kolaylaştıran taraflarıyla görmezden gelemeyiz. Gerçek bir şair, sahici bir yazar, sanaliteye yenik düşmez. İnterneti, bir paylaşım ve duyuru vesilesi kılabiliriz. Zaten olan da budur. Tüm zamanlarımızı sanaliteye hasretmek de bir hastalık türüdür. İnterneti nasıl kullandığımız ve bizi internetin kullandığına dair ayık bir bilince sahip değilsek, idraksizliğin tavan yaptığı zamanlardayız demekteyiz. Pekala, internet de insanı kullanabilir. İşte

HALKIN OĞULLARI / Mustafa Celep

Kardeşim Belya, Murat, Abdulkadir                                               ve diğer halk çocuklarına.. Amerika İran’a saldıracak Baba Saldıracağım ben de Amerika’ya Yeniden küllerinden doğacak Mustafa Açılacak gün doğmadan kapanan pencereler Sokakta sokağa zincirlerini şakırdata şakırdata Dolacak doluşacak askerleri Amerika Paryalar topluluğu olarak Köle olarak alınıp satılacaklar limanda Şarabın köpüğünde boğuluyor Amerika, kolları kopasıca Fitne fücur kulüpleri kuruyor vatanımda Yeniden küllerinden doğacak Mustafa. Amerika Suriye’ye saldıracak Baba Saldıracağım ben de Amerika’ya Sokakta her gün ki telaş ve karmaşa Biz kazanacağız boğulacak Amerika Biz kazanacağız işçiler kazanacak halkın işçileri Biz kazanacağız temizlikçi kadınlar Biz kazanacağız tezgâhtar kızlar, Tornacı Halil, Kaynakçı Selim Biz kazanacağız burnu kanayanlar tiner           kokusundan köprü altlarında Halkın oğulları kazanacak, Matbaacı Selçuk Sigortasız günde

ki kitap ki kan / Mustafa Celep

ben neo barbar bir medeniyet rüyasıyım ‘‘ aynı şeyleri yazardım mezar taşıma da ’’* korkunç kapılardan döndün hecelemeden gevelemeden kalk şeddeli kalk şiddetli kalk şerrinden korkulsun kanın kalk korkut hazreti sermayenin krallığını gir kanına kalkındır hayatiyeti kalk dile şiddet uygula sermayeye şiddet, markaya ve nevroza ve şölen yerlerine kalk şölen yerlerinden dirilt kanın kutsallığını, bayram yerlerinden olsun dirilişin kalk kalın kafanı kaldır da bir bak kredi kartlarını korkut atmleri tv ekranlarını kır ve kalk cep telefonlarını bilgisayarları radyo cihazlarını sermayenin ahengini bozarak kalk gramerini boz dağıt alfabenin aymazlığın körlüğün sağırlığın anlamsızlığın tanrısızlığın şehvetin eroinmanların kokainmanların süpermanların hipermanların woman of live ve piç kurularının faşistlerin liberallerin sermaye hazretlerinin ahengini boz ipliğini pazara çıkar ve kalk ve toplum mühendislerinin, sahte sosyologların pişkin burjuvaların, seçkin elitlerin, e

YAHYA CELEP SOĞUKTA KAR YAĞARKEN / Mustafa CELEP

barbarlığa özlemli, doğallıkla.. bekar evlerinde, sokakta, ıstanbulda yokuştan aşağıya inerken salacakta düş kurdu bir arabam olsun istedi, lodosleyin orada merdivenden çıktı, otobanda yürüdü düş kurdu, bir evim olsun dedi bekar evlerinde, sokakta, ıstanbulda nemli odalardan, sayrı odalardan etinden tırnağından artırarak alarak tıka basa doldurduğu buzdolabından bekarların şöleni sofralardan geçerek mercimek çorbasından, tarhanadan, menemenden kışlada sinek kaydı, kışlada tenis kordu üsküdarda ido, kadıköyde bilet gişeleri hakkını gaspeden şirketler patronundan nefret etmedi. (Değirmen Dergisi, 33-34. sayı, ‘Rüya dosyası’ içinde, 2012)

BİR HAYKIRIŞ KÖKLERİNE DOĞRU YÜRÜDÜĞÜNDE / Mustafa CELEP

Toprağı geçince beni göreceksin elimde bir cıgara Sıkılmış bir yumruk yükseldiğinde yiğitçe Bir haykırış köklerine doğru yürüdüğünde Bir ihtimal lokantadan dönüyordur bir adam yüzü siyah ve diri Bir ihtimal sahilden hikâyeler toplamıştır bir yazar Bir ihtimal adamından çiçekler toplamıştır bir kadın demet demet ve kara Bir ihtimal uçaklarla bombalanmıştır bir şehir ey derim ne acıdır o şehir Bir ihtimal toprağında cesetler toplu mezarlar saklıyordur ey kimseniz onlar Evet onlarla dünya daha bir sıkıntılı, boğuk ve savruk Bir ihtimal mi değil mi onlar da kara toprağı görecektir. (Şiirin tamamı Papirüs Ocak-Şubat 8. Sayıda, Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı 2013'te..)

ARKADAŞ ARKADAŞIN SIDKI İDİ BİR ZAMAN / Mustafa Celep

                                                                                                                     -Abdulkadir Akdemir’e- Paranın Hükmünün Geçerli olmadığı Zamanlardan geldim Umurbey’de ahşap evde başladı sadakatim Harman mahallesinde başladı çağla zamanı tenha idim kiraz toplardık Üzümler zamanıydı zeytin toplardık Babam hayattan aldığını hayatiyetle Hayata Karanlıkta trafolar attığında hayata Ezanlar okuduğunda hayata Namazlar kıldığında hayata Merkeple katırla yokuşlar çıktığında Şadırvanda abdest aldığında helecan ve heyecanla Tarlalar sürer bahçe sulardık Abdest suyuyla İmam odasından sesi gelirdi ve sesi ve sesi ve sesi Kur’an sayfalarının Sesimizin çığlığı çınlatırdı evleri. -Özal kurşunlandığında hayattan bahsederdik- (Bu şiirin devamı Bir Nokta Dergisinin Kasım 2012 tarihli 130. sayısında...)

Süzülmüş, inceltilmiş bir neo epik şiir yahut İnsanı Aşan Kan / Sadık Koç

Mustafa Celep’in İnsanı Aşan Kan kitabı hakkındaki bu yazıyı yazmaya başlamadan önce şairin Ateş Bandosu adlı ilk kitabını tekrar okumayı aklımdan geçirdiysem de bu isteğimi gerçekleştiremedim. Yine de Ateş Bandosu’nun bizde bıraktığı izlenimleri paylaşabiliriz. Ateş Bandosu’nu okuduğumuzda şairin özellikle Hakan Kalkan, İbrahim Aladağ gibi neo-epik şiirin bazı çekirdek şairlerinin çokça etkisinde kaldığını düşünmüştük. Hatta biraz daha ileri giderek şöyle diyebiliriz; mısra bölme ve geçişi, ritim gibi şiirin teknik tarafına ait olan bazı özellikler ile ses ve muhteva bakımlarından sözünü ettiğimiz şairlerin şiirlerinin bir çoğaltımı olduğunu bile düşünmüştük. Yanılıyor olmak da mümkün. Buna rağmen Ateş Bandosu hakkındaki bu düşüncemizi buraya kaydetmiş olduk. Gelelim İnsanı Aşan Kan’a. İnsanı Aşan Kan, Mustafa Celep’in şiirdeki ısrarının bir sonucudur. Bu kitabı oluşturan şiirler biçim ve muhteva bakımından ilk kitapla organik bağlarını önemli ölçüde koruyor. Ancak şairin daha

Duyarlı bir yüreği var, konuşkan bir şiiri / Ali Emre

Sözün, yazının, edebiyatın günümüzdeki önemli “emekçi”lerinden, değerli temsilcilerinden biri Mustafa Celep . Duyarlı bir yüreği var. Konuşkan bir şiiri. Çalışkan bir kalemi. Eleştirinin, düşüncenin farklı evleklerinde salınan bir zihni. Kimi zaman tek başına koşturarak, kimi zaman edebiyat eksenli bir dostluk öbeği kurarak -kıymetini belki ileride daha iyi anlayacağımız- süreğen bir inşa çabası içinde olduğunu görüyoruz onun. Son zamanlarda dergilerde daha az şiir yayımlıyor gibi görünse de eleştiriler yazmaya, büyük bir dikkat eşliğinde yakaladığı ayrıntıları paylaşmaya, poetik okumalarını zenginleştirmeye, kurduğu yahut yönetimini üstlendiği siteleri canlandırmaya, söyleşiler yapmaya, gözden kaçan kitapları, yazıları, şiirleri, isimleri bulup bizimle tanıştırmaya devam ediyor. Bu haberde üzerinde duracağımız  İnsanı Aşan Kan , 1979 doğumlu  Mustafa Celep ’in ikinci şiir kitabı. Okur Kitaplığı’nca yayımlanan 88 sayfalık kitapta 24 şiir yer alıyor. Anlatımda, ben’in duyuşla

Mustafa Celep neyle mücadele ediyor / Ömer Yalçınova

Mustafa Celep  her zaman ilgiyle takip ettiğim bir isim. 1979 doğumlu. Öyle olunca ayrı bir dikkat çekiciliği oluyor; çünkü 79-80 doğumlular arasında  Mustafa Celep  kadar ısrarlı, çalışkan, üretken ve azimli başka bir isim var mıdır bilmiyorum. Görebildiğim kadarıyla yok.  Mustafa Celep  her şeyden önce bu yönüyle öne çıkıyor. Yani yaşıtı şairlerin çekingenliği ve umutsuzluğu onda yok. Mustafa Celep ’i özel yapan asıl şey, verdiği mücadeledir Mustafa Celep  iki kitap yayımladı:  Ateş Bandosu   (2007, Ebabil y.) ve  İnsanı Aşan Kan  (2011, Okur Kitaplığı). Bunlar zamanında ve dolu dolu çıkmış kitaplar. Şunu söyleyebiliriz; aslında günümüz şiirinde ‘80 doğumlu şairler, az yazmıyor, yazmamış. Onlar yayımlamak, daha doğrusu kitaplaştırmak konusunda, önceki kuşağa göre daha yavaş, daha isteksiz ve atılımdan mahrum. Oysa şu da biliniyor: 2000 Kuşağı ‘90 Kuşağı şairlerine nazaran daha hırslı ve öfkelidir fakat zannımca profesyonel bir iş çıkaramıyorlar. İradeli olmak, düzenli çalı

Poetik Haber Kültür-Sanat Sitesi, bekleriz...

http://www.poetikhaber.net/                                                         http://www.poetikhaber.net/

''Şiirin direnişi'' / Ümit Aktaş

Ümit AKTAŞ umitaktas24@gmail.com Her  şeye rağmen şiir direnişini sürdürmekte ve o bu direnişini sürdürdükçe, “insan”ın direnişinin asla sona ermeyeceğine dair olan umudumuzu da kaybetmemekteyiz. Şiir çünkü, hakikate çağıran bir sesleniş olarak, her daim teyakkuz halinde olmamızı hatırlatacaktır bize; bir insan olmaklığımıza dair o basit gerçekliği duyurarak, zalimler ve baştan çıkarıcılara karşı uyararak. O zaman demekteyiz çok şükür, daha umudumuz sona ermedi, birileri o ilahi esintiyi duymakta; duymakta ve duyurmakta bildiklerini. Daha okurken ilk dizeleri çarpmaya başlamakta kalbimiz, tıpkı bir vahyin inişini duyarmış gibi ya da yağışını rahmetin. “Onurlu bir insana layık bir hayatı hak etmek için, bütün o zorlu geceleri bıkmadan usanmadan çalışarak geçirdim.” Antara’nın bu dizeleri kendisine okunduğunda, Peygamberimizin şöyle söylediği rivayet edilir: “Bir Arabın övülmesi bende hiçbir zaman onu görme arzusu uyandırmamıştı; ama vallahi bu şiirin yazarıyla buluşmak ve tanış