Ana içeriğe atla

Kayıtlar

AMİRİ BARAKA / Somebody Blew Up America

Birileri Amerika’yı Havaya Uçurdu’ya Giriş Ya da Amerika’yı neden sevemiyoruz? Mustafa Burak Sezer Amerika’da yirmi iki eyaletin poet laureate’i  (saray şairi) var. Amerika ulusal saray şairliği makamı 1937’de başladı ve bu göreve getirilen şairlere o zaman “Kongre Kütüphanesi Danışmanı” deniyordu. 1985’te ise bu “saray şairliği”ne dönüştü. New Jersey 1999’da kendi saray şairliği makamını oluşturdu. 2000 yılının ilk saray şairi Gerald Stern’di. Görev süresi iki yıl olup bu göreve gelen şaire on bin dolar maaş bağlanıyor. Saray şairinden yılda en az iki kere halka şiir okuması, okullarda ve eyalette şiiri desteklemesi bekleniyor. New Jersey’in ikinci saray şairi Amiri Baraka’yı, N.J. Beşeri Bilimler ve N. J. Sanat Eyalet Meclisi tarafından atanan seçici kurul seçmiş ve vali James McGreevey de atamasını yapmıştı. Daha sonra bu, onlara göre sonun başlangıcı olmuştu. Baraka 70’lerden beri Marksist-Leninist-Mao Zedong düşüncesinin sözlü yorumcusu oldu.  Ekim, 201...

Şiir Sırası / Ali K.Metin

Şiir Sırası / Hece 168, Aralık 2010 Ali K. Metin Mustafa Celep muhalif duyarlıktan beslenen anti-konformist bir şiir yazıyor. Bireysel yaşantıyla siyasal, toplumsal gerçeklik arasında kurduğu kurmaca bağlardan varoluşsal bir durum, bir bilinç geliştirmek isteyen poetik tutum şiirinin genel anlamıyla egemen özelliğini teşkil etmektedir. Soluklu ve enerjik olduğu kadar rahat okunan bir şiir yazıyor olmasını da karakteristik unsurları arasında sayabiliriz. Bunda bilhassa sese dayalı söyleyişin etkin rolü var. Ancak rahat okunurluk her zaman şiirin lehine bir anlam taşımayabiliyor. Kolaycılıktan veya sesin tınısına kapılmaktan kaynaklanan iptidaileşmelerin bir çoğuna rahat okunur, akıcı şiir değerlendirmesi yapılması ise gerçekten de eleştirel bir garabettir. Nazım Hikmet’in slogana ve didaktizme boğulmuş bir kısım şiirleri bu meyanda ibretamiz örnekler olarak hatırlanmalıdır. Celep’in “Yunus Emre Şiiri” (Hece-167) söyleyişteki rahatlığıyla okuyucuyu içine çekebilmeyi başaran bi...

Ateş Bandosu / Ramis Dara

Mustafa Celep ’in (1979) ilk şiir kitabı  Ateş Bandosu ’unda bulunan 20 şiirin ilkini okurken İsmet Özel şiiri aklıma geldi, ikinci şiiri okurken Özel’in adıyla karşılaştım. Kitabın ilerleyen sayfalarında bu ilişki ve izlenimin pek de yoğun olmadığını düşünmeye başladım. İlerleyen sayfalarda Ordu-Ünye’de çıkan  Kertenkele  dergisinin yayın yönetmeni Muammer Yavaş’ın, Cahit Zarifoğlu’nun ve Rimbaud’nun da adının geçtiğini gördüm.    Bazı şiirlerde şiir ve din işlerinin birbirine biraz fazla karıştırıldığı görülse de kitabın genelinin böyle olmadığı söylenebilir. Bir başka dikkat çekici özellik, taşrada yaşayan, yükseköğrenimi sırasında da büyük kentte bulunmamış şairin, şehir nefretini dile getirmesi; bu eleştirinin temelinde de madde uygarlığına karşı çıkış yatmakta.    ”Herkes Gibi Değil Asaletten Çatlayarak” şiirinde “Yepyeni bir şiir tarzı gerekli”, “Yeni bir tarz gerekli” şeklinde dile getirdiği görüşlerini şair, bu kitabının ya...

Ateş Bandosu / Serdar Akdağ

ATEŞ BANDOSU* Doksanlar ve sonrasında yazılan şiirin, Türk Şiiri'nin durgunluk dönemi olarak adlandırabileceğimiz Seksen Kuşağı  süreğinde ortaya çıkmış olmasına karşın bu dönem şiirinden hemen hiçbir etki almamasını tek tek iyi şairlerine rağmen Seksen   Kuşağı'nın şiirde dikine bir açılım kazandırma gücünden yoksun oluşuna bağlayabiliriz. Varlığından söz edebileceksek modern şiirin özellikle dolaşımda olan bölümü için en çok izlenen   ve etkisi en çok hissedilen ayağı; İkinci Yeni'nin sakınılması zor bir kanal ve tercih imkanı olarak ortaya çıktığına vurguda bulunmamız gerekir. <******> Doksanlar sonrası ,  İslamî hassasiyetleri ayırıcı bir özellik olarak mesele edinen   kesimin Sezai Karakoç, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu gibi usta isimlerin   biçim ve içeriksel pratiklerinden faydalanma eğilimlerini bu noktada anlaşılır bulabiliriz.Aktivasyon anlamında geniş, teorik olarak da sağlam bir temellendirmeyi ihtiva eden bir verim, bir mecra...

Mustafa Celep'in Çıkartması / Abdulkadir Akdemir

Mustafa Celep'in çıkartması Ateş Bandosu isimli ilk kitabındaki ilk şiiri “Çıkartma” üzerinden Mustafa Celep şiirine genel bir bakışta bulunuyor. 18 Kasım 2009 Çarşamba 10:00 “Bu inadına direnişim beni güçlü kıl Tanrım Güvendiğim bir şey değildir aklım”  Mustafa Celep şiirini yaşayarak yazıyor. İlk kitabının bu ilk şiirinde bu “benim” diyor adeta. Bir çarpık düzenin, yalpalayan gidişatına sağlam bir karşı  çıkışın seslerini ulaştırıyor bize şair. Sırtını yasladığı  makamlar üstü kudretten ilham alarak doğru ve haklı davayı üstleniyor. Kendisinin fazlaca sahiplendiği bir sözle ifade etmeye çalışırsak; hayatın tam ortasında kendisiyle “cebelleşen” eşrefi mahlûkat ile yüz yüze kalmaktayız bu şiirler toplamında.  Dinmeyenlerin dillenişi Çağdaş zamanların kalemli ve yahut “uçan ayakkabılı” savaşçılarının siluetleri mısra başlarında, sayfa aralarında gözlerimize istikamet çizer gibidir.  Celep “ kendini kaybedip tekrar bulanın” kav...

DEFTERK / SÖYLEŞİ

YAZARLARIMIZ İLE KISA SÖYLEŞİ 1)Nasılsınız? Hamdolsun iyiyim. Sabrın bir eğitim işi olduğunu anladım. Kendiliğini tamamlamadan savaşamıyorsun . 2 ) En çok sevdiğiniz ve etkilendiğiniz roman ve yazarı.: Dosto. Kötü bir etki. Suç ve Ceza. 3 ) Unutamadığınız bir şiir ve şairi: Nazım Hikmet. Saman Sarısı. 4 ) Severek seyrettiğiniz en iyi film: İlk ve son: Eşkiya. 5 ) Dinlemekten asla vazgeçemeyeceğiniz bir şarkı veya türkü: Ahmet Kaya’nın tüm ezgileri. 6 ) Bugünlerde okuduğunuz kitap: Cemal Süreya. Toplu Yazılar-1. 7)Takip ettiğiniz edebiyat, kültür ve düşünce dergileri: Müfredat Kitap, Karagöz, Fayrap, Edebiyat Ortamı, Kertenkele, İkindi Yağmuru, Dergah, Yediiklim, Ücra, Hece, Kitaplık, Değirmen, Karayazı, Mühür, Şiiri Özlüyorum, Az Edebiyat, Aşkar, İskele, Ğ, Eğitim Şart, İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi, İstanbul Bir Nokta, Edep, Şiir Saati, Yazılıkaya, Esrar, Akatalpa, Aşkın E Hali. 8 ) Tanışamadığınıza üzüldüğünüz bir şahsiyet: Erdem Bayazıt. 9 ) Basında ...

DÜNYABİZİM / SORUŞTURMA

Enes MALİKOĞLU SORUŞTURMA 1. Şiir yazmaya ne zaman başladınız? Klasik şair sorusu olarak algılamayın lütfen bunu? Bir an var mı mesela? Bir gün İsmet Özel'in Yıkılma Sakın şiirini okurken bir ışık yanar ilham gelir ve evet! dersin alırsın ilk şiirini yazarsın? Var mı böyle bir başlangıç anı? 2.Çevreniz sizin şair olduğunuzu biliyor mu? mesela az çok edebiyat ortamında tanındığınızı falan. Belki anne-baba-eş biliyordur ama diğer akrabalar, okul-iş çevresi mesela nasıl tepki veriyorlar önemsiyorlar mı? Yoksa en son bildiği şair olan Mehmet Akif veya Nazım Hikmet'ten dizeler okuyup sana nasihat mi ediyor,"bu da şiir mi?" babında? 3.Bu soru biraz klişe evet itiraf edeyim ama insanların en merak ettiği soru bu! şairler de itiraf edemiyor ama bu soruya onlar da cevap vermeyi seviyor: Nasıl yazıyorsunuz? İlhama inanıyor musunuz mesela? Şaire göre acayip değişiyor bu Cahit Zarifoğlu inanmıyor mesela ilhama; her oturduğunda kağıdın başına bir şeyler yazabiliyor. Sizin yaz...

POETİKHABER BİLİŞİM MANİFESTOSU

          http://www.poetikhaber.net/            POETİKHABER BİLİŞİM MANİFESTOSU http://www.poetikhaber.net/ bir kültür-sanat-haber sitesidir. PoetikHaber, Türkiye’de şiiri merkeze alarak kuşatıcı/kucaklayıcı bir biçimde kültür haberciliği yapan internet sitelerinin cansızlığı/hareketsizliği karşısında bir atılım ihtiyacından doğmuştur. PoetikHaber, internet yayıncılığında bireysel bir girişimdir. Özlemini duyduğu şey, katılımcı bir anlayışla bu girişimin çok yönlü bir bakış açısını yedeğine alarak kültür haberciliğinde çoksesliliği sağlamak, sanat bağlamında ortak noktalarda buluşmak, ortak sesi sahiplenilebilir bir nitelikle görünür kılmaktır. PoetikHaber, polemikler hususunda düzey esasına dayanır. Şiir kamusu adına seviyeli tartışmaları gündem konusu yaparak edebiyatın/şiirin meselelerini saygı temelinde açıklığa/netliğe kavuşturmak, bu kon...

SORUŞTURMA / GERÇEK HAYAT.

Şiir eleştirisi alanında YKY’den çıkan Eser Gürson’un Edebiyattan Yana adlı kitabına  baskısı tükendiği için ulaşamıyorum. Bir de yine YKY’den  çıkmasını şiddetle arzuladığım bir kitap var. Henüz basılmamış. Basıldığında  edebiyat ortamındaki sessizlik suikastını yaracağını düşünüyorum bu kitabın. Hangi kitap o? Eleştirimizin piri Hüseyin Cöntürk’ün Divan Edebiyatı araştırmaları.Bir önsözden okumuştum. Yayınlandığında akademik camiada epey ses bulur bu eser. Zira Cöntürk bu eserinde daha çok eski şiire Yeni-eleştiri penceresinden bakıyor. Türkiye’de bir ilk bu. Kalıpları sarsan bir yaklaşım getireceği kesin. İşte ben de bu iki eserin yayımını ‘baharı gözler gibi’ merakla hevesle bekliyorum. Mustafa Celep.

İLK ŞİİRLER'DEN. ''FİLİSTİNLİ ÇOCUK ŞARKISI''

FİLİSTİNLİ ÇOCUK ŞARKISI Sen ışığını arayan çocuksun kanatlan biraz Şöyle gel de konuşalım nasılmış bindiğin atın Konuştuğun dünya, indiğin deniz. Çarpa çarpa büyüyen hangi sesindir elbet bilmek isterim Şehre hüzün taşımaktan çokça kanadın Seni bir gür ırmakla çağıldayan ruhundaki karaltı Seni kadın yüklü gemilerle karşılayan metanet Savaşlardan, korkutulmuş güvercinler gibi geçtin. Ürktün muktedirler saltanatından, solgunluğa sığındın. Ses ver şimdi ‘masumiyet şarkıları’na, biz yorgunuz biz suçluyuz sen konuş Sen konuş, hükmü senindir sapan taşı ardında bekleyişlerin Dilimde yara izidir, Filistin’de taşların Filistin’de taşların, zihnimdeki öfkedir. El­-Aksa’dır varlığımı taşıran Varlığını varlığıma rapteden Kudüs’tür. Seni solgun sayfalarda aradı yitik bir kadın Seni yoruldum yaşamaktan ey çocuk, koptu kopacak bir damar gibiyim Kırılsın silahlardan medet umanlar! Şimdi kanatlan ey gök yüzlü, durma şimdi konuş konuştur sesini. Hıncından doğan zehirli bir şarkı gibi Konuş ki duru...

SÖYLEŞİ / MUSTAFA CELEP

SERVER VAKFI EDEBİYAT ORTAMI 2009 ŞİİR ÖDÜLÜ 1.Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 2.Şiir yazmayı tercih etmenizin en önemli gerekçesi nedir? 3.Sizi etkileyen şairler kimlerdir? 4.Para mı, iltifat mı, kabul görme mi? Ya da başka bir neden… Ödül almış olmanın karşılığı nedir sizce? 1-1979 Adapazarı doğumluyum. İlkokulu bitirdikten sonra hafızlık eğitimi için Avcılara gittim. Üsküdar Burhan Felek Lisesi mezunuyum. Üniversite eğitimimi Sosyal Bilgiler alanında 2005’te K.T.Ü. de tamamladım. Sakarya Pamukova’da ikamet ediyorum. Şiirlerimi ağırlıklı olarak Yediiklim, Kökler ve Kertenkele’de yayınladım. Bunun dışında yazdığım dergiler de oldu. Edebiyat Ortamı, İzdiham, Aşkar, Karayazı, Az Edebiyat ve Aşkın-e Hali gibi dergiler ürünlerimi değerlendirdiğim dergiler oldular. Bu güne kadar İkinci Yeni yoğunluklu okumalarım oldu daha çok. İçinde ‘yâr sesi’ olan metinleri daha fazla önemsiyorum. 2-Daha iyi insan olmak için şiir yazıyorum. Şiir benim açımdan insanlığıma yaptığı katkı ...

İLK ŞİİRLER'DEN / ''HOŞ GELİR BİZE ÖLÜM''

HOŞ GELİR BİZE ÖLÜM Ali Haydar Haksal’a Böylesi daha iyi, bu yaşamak çarşısında bu ölümsüz çocuklar Bu kadınlar üzünç yüklü sularda karanlık bir gemidir Serdümeni her kim ise yolculukların, yürünmeli diyorum Hayat acı rengiyle koyultulmuş bir yük değil, hoş gelir bize ölüm Ölüm sen ne derin, sen ne güzel bakıyorsun, aşk kadar soylu bu çocuklara Çarpık, aksayan bir şey değil seslenişin, dipte akan bir nehir Bir çocuk o nehre bakarak güzelleşir, kara-soylu bir şeydir Niçindi sormadın kuşlar da onun göklerinde derinlikli bir şeydir. Geçeriz yamacından al-kan içinde inleyerek geçeriz Bir adam bir kadınla ben çünkü bu şehirde çarpışarak büyüdüm Ölümdü onun solgun kanatlarına sığınan, ben çarparak büyüdüm Çarpışan bir ses oldum bahçesinde ölümün, dipdiri bir kök idim Yangınlardı çoğalan yüzümün perçeminde, o bakıştı, o sesti Kitaplardan kitaplara aktarılan bir harf ile dilimde Bitmeyen sözlerini heceledim ömrümün, aşk vardı çünkü o en soylu kelime Ben...

İLK ŞİİRLER'DEN / ''CENK SONRASI SOLUKLANIŞ''

CENK SONRASI SOLUKLANIŞ Topuklarımda devlet kırıkları dağların renginden Sahte aşk adamları, gangsterler Yüzyıllık kat kat dürülmüş evler. Köklü yalvaç sözlerinden bir kaynak keşfederek Cenklerin içeriğinden kuşanarak zırhını Dipte yoğun yapıldı yolculuklar sersefil Ve silah ve ter ve köle tüccarı fabrikatörler Gizemsiz kadınların gömütünde kahramandılar Put yapımevi sahipleri, çağdaş yosmalar Barbar kavimler kovuldu şehirlerin göğünden Topuklarımda devlet kırıkları, toplu mezarlar Derinliksiz kızlar, çağlayan diri kadınlar Cenk isteyen ölüler çavlanı Ağrımdır Topuklarımdaki Karanlık bir yerlerde bir şeyler hatırlatan Ve koşarak çoğalan bir hayat akıntısında Habire gençliğine saldıran Kendini bulduran ne varsa bir kilise parkında Cinnetin yatağından uğultuyla geçen insanların Güllerin kıyısında bekleşmesidir (onca kan onca ter onca tortu ve batak) Bir çığlık olup sokulmasıdır kalabalığa Sancılı deniz cenklerinde boğuşmasıdır Sönük ka...

İLK ŞİİRLER'DEN / ''BİR DAMAR''

BİR DAMAR Irmak boyu güzelliklerle çalkanıyor gençlik Yârin böğründen kanatlanan ihanet kuşlarının Sabaha varmadan biten bir şarkının ucunda Çağıltısı duyuluyor İltica edince ben Göklerin ağırlığından kurtuluyor bir çocuk Yarılıyor bir kadının duasından denizler Mezarlarda çoğalan o ateşten kadınlarla ritmik kalp atışlarını Çocukluk çağlarının çarkıyla kırıp Çarpıştırıyor Kundurası pörsük Denizin tokmaklarıyla sağır Şehrin savruk çehresinde bir damar buluyor kendine Kan taşı çocuk dansı… Sürgün kendine Batakhanelerden söküp getirdiği karanlık Rüşvet veriyor Bir kadın tutup ellerini denizlerin eliyle Yontmaya başlıyor Çağın tazyikinden kaçarak kurtulup Yüzünü bir harfin çağlayanına tutuyor Eklemyerlerinden üreyen bir aşkın çılgın uzantısında Şarkısı yarım kalıyor. (Mustafa Celep, Yedi İklim Dergisi, sayı: 125, Ağustos 2000)

İLK ŞİİRLER'DEN / ''YA KUŞLAR KONMAZSA ACILARIMA''

YA KUŞLAR KONMAZSA ACILARIMA Ölüme seyyar bir körfezin merdivenindeyim Sıkıca tutuyorum kalbimi ihanet etmesin diye çocuklar Ki bu şehirde yaşarsam yaşamak yaralar beni Kötürüm bir kadın gibi tutuklu kalırım geceye Yalımlanan bunca talandan sonra sana gelemem Biliyorum uyuyamam geceleri sen olmasan. Ölümün dibinde çürümeye meyyal Özenle kesiyorum yüzümdeki siğilleri Sen silahlara veda ederken çarmıhı hatırlıyorsun Yaz geçti bak, ince bir şarkıya başlıyor kuğular Sen git, çocuklar seni rüyada görmesin Sen silahlara veda derken çarmıhı hatırlıyorsun. Ya kuşlar konmazsa acılarıma ben n’aparım. ÇÜRÜR ÖPÜLMEZSE EĞER ÇOCUKLAR Dünyanın kıyısına sere serpe uzandım. Ağzımın kenarında kemik rengi bir kalkan Fışkırıp ruhumla tavan arasından sarkan hummalı yelpazede Aşka mekik dokuyan kaçakçının tavrıyla Şah damarım yırtılınca döşümde çakılı kaldım. Çürür öpülmezse eğer çocuklar İçi kan dolu bir bakraçta sunulur akşam Yurt ranzalarına ve l...

SORUŞTURMA: 'KARŞILAŞMA' KAVRAMI

EPİĞİN VE DENEYSELİN SINIRLARINDA KARŞILAŞMA Şairin dünya ile karşılaşması bazen bir ‘hayret’ bazen de ‘şiddet’ biçiminde gerçekleşir. Şairin dile karşı gösterdiği şiddetle dünyaya karşı gösterdiği şiddet arasında koşutluk arayabiliriz. Bu koşutluk bizi, şairin aşılması-aşırılaştırılması-bir deney alanı olarak görülmesi gereken dile karşı tutumunun netlik kazanmasına, belli bir açıklığa kavuşturulmasına sevk edecek, bu yolda şairin dil tavrı gün ışığına kavuşacaktır. Dünyadan yara almış şiir yazarının dünyaya karşı gösterdiği şiddeti olumlayabiliriz. Burada olumlanması gereken bir diğer özellik de dilde yaratıcı deneylere girişmiş her şairin dünyaya karşı gösterdiği şiddetin meşruiyetidir. Dünya karşısında hayret eden şairi lirizm sınırları içinde görmemiz mümkün. Nahif bir şairdir bu. İncitmekten çekinir. Nezaket sahibidir. Dünya karşısında geri çekilmiş, hayretini gizleyememiştir. Oysa şiddet her zaman girişken şairlere has bir özelliktir. Dünyadan, dünyanın aldığı biçimden mem...

İLK ŞİİRLER'DEN / DOLUDİZGİN İKİNDİLERLE O GENÇ ADAM

DOLUDİZGİN İKİNDİLERLE O GENÇ ADAM -ağabeyim M. Sami Celep’e- Mahvolmamak için gök yüzüne bakmalıyım Bilirim hanidir gezgin bir ruh yağmalar beni Ve şimdi yoldadır yaşananlar Akşamın o loş aralığından Akşamın o loş o köhne kargaşasından Mahvolmamak için gök yüzüne bakmalıyım Gecenin kavrulmuş yanlarına sığınan Kül rengi gözleriyle toprağın içindeki devinen ruha Dökülürüm şizofren bir adam, Hayatın kıyısında Dökülürüm savrula savrula denizin Satırları arasında Doludizgin ikindilerle o genç adam Gecenin kavrulmuş yanlarına sığınan. (Mustafa Celep, Edebiyat ve Sanatta Eylül, Aralık-Ocak 1998, Sayı:8)

İLK ŞİİRLER'DEN / CEHENNEM BAKIŞLI BİR GECE

CEHENNEM BAKIŞLI BİR GECE Soylu bir şairin derin gözleriydi gece Beynimde meşdut şimşekler çakıyordu Arsız bir çocuk gibi bekliyordum sabahı Yâr Bakışlarında gizli bir kıyamet taşıyordu Yüreğimdi o Şerha şerha Hüzün yağıyordu geceye İnceden inceye Ruhumun aristokrat dağları İsyan caddelerindeydi gecenin Yalnızlık Düzgün aşkların ürpertisindeydi/her sabah Melal denizinde akşamın gözleri İçimin gökyüzüne yansıyan Yoksul bakışlı kuşların Serin öpüşleriydi yaşamak Burada Cehennem bakışlı bir gecedir aslında. (Mustafa Celep, Kırağı Şiir Dergisi, 16 Nisan 1997-30 Mayıs 1997, sayı: 26)